Günümüz Türkçe’sinde karşılığı “bilmesinlercilik”, Osmanlı Türkçesi’nde karşılığı “zulmet-i cehl-i iltizam” olan sözcüğün anlamı, “bilginin ve enformasyon hakkının bir zümreye hasredilerek toplumun avam tabakasını belirli bir konuda veya konularda bilgisizliğe mahkum etmektir.” Gördüğünüz üzere iletişimin felsefesine son derece zıt, bir o kadar da düşman bir kavramla karşı karşıyayız. Üç beş kelam etmeden geçmek olmazdı…
Obskürantistler, bazen zenginlikleri bazen de soylulukları nedeniyle kendilerini toplum içinde ayrıcalıklı bir zümre kabul ederler. Bu zümrenin özelliği, “bilginin” ve “bilgilendirilmenin” önemini çok iyi kavramış olmaları ve bu farkındalığı ayrıcalıklı hâle gelmek için toplumun geri kalanına karşı silah gibi kullanmalarıdır. Silah kimdeyse güç ondadır. Bilgi de şüphesiz en müthiş silahtır. Avam tabakası diye de tabir edilen toplumun eğitimsiz kısmından bilgiyi kıskanmanın obskürantistler yönünden bir dizi sebebi bulunmaktadır.
Bir defa obskürantistler, film fırıldak çeviren tayfadır. Her toplumda böyle kibirli bir sınıf vardır ve bunlar hep ayrıcalıklı olmak istemişlerdir. Başkalarının kendileriyle aynı refah düzeyinde bulunmasına, aynı haklara sahip olmasına tahammül gösteremezler. Bu, elbette hoş görülebilir, anlayışla karşılanabilir bir duruş değildir.
Hani film fırıldak çevirmek dedim ya… Bunu biraz açmakta fayda var. Ezoteristleri düşünün. Bunların elinde çok önemli, çok etkili ve çok az bilinen, “sır” ya da “hikmet” de diyebileceğimiz özel bilgiler vardır. Birazı simyayla, birazı tıpla, birazı tarihle ilgili olan bu bilgiler, ezoteristler arasında bir gizli bir hazine kabul edilir ve nesilden nesile geleneksel usûlde aktarılır. Bilirler ki söz konusu ezoterik bilgiler herkesin mâlumu olsa kendilerinin bir özelliği, ayrıcalığı kalmaz.
Ancak obskürantistlerin bütün bunlara tüy diken çirkin bir huyları daha vardır. O da kendilerinden olmayanların ilelebet bilgisiz kalmalarını arzulamaları, bir başka deyişle bilgi saklama konusunda kesif bir kötü niyete sahip olmalarıdır. Toplumun cahil olması mutlak surette işlerine gelir. Zira cahil toplum soru soramaz, sorgulayamaz. Bir konuda az çok bilgiye sahip olmayan ne sorabilir ki! Sorgulamak bilgililerin harcıdır. Bilgili insan kendine güvenir, cesur olur, inisiyatif alır, hakkını arar…
Otoriteler obskürantizm konusunda en baba örnek olarak Latince’yi vermekteler. Roma İmperatorluğunun yıkılmasıyla toplum nezdinde ölü bir dil hâline gelen Latince, Ortaçağ boyunca kendini soylular (şimdinin tabiriyle elitistler) diye tanımlayan kibirli çevrelerde kullanılmaya ve konuşulmaya devam etmiştir. Latince bilmek, yüzyıllar boyunca entellektüel olmanın ilk şartı sayılmış ve yakın zamana değin “bilim dili” olarak önemini korumuştur. Oysaki sokaktaki Avrupalı vatandaş Latince bilmiyordu! Dolayısıyla her türlü edebî, sanatsal, bilimsel, dinî-yönetsel faaliyet, sadece belirli bir zümreye özgülenmiş meşguliyeti oldu. Toplumun geri kalanı ise alabildiğine vergi ödeyip kibirli ve küstah obskürantistleri doyurmaya çabaladı durdu.
Aydınlanma çağı ile birlikte obskürantizm gibi hastalıklı yaklaşımların tarihin tozlu sayfalarına karışacağı düşünülmüştü. Ancak hiç de öyle olmadı; aksine daha spesifik ve yaygın obskürantizm örnekleri aldı başını yürüdü.
Matbaanın yaygınlaşması, gazetenin ve gazeteciliğin ortaya çıkması, kitapların en ücra köşelere kadar ulaşması, sonrasında da televizyon, telefon ve nihayet internetin hayatımıza girmesi iletişimi olağanüstü kolaylaştırdı ve geliştirdi. İnsanlık alemi de sandı ki her türlü bilgiye istediğimiz gibi ulaşabileceğiz… Hayır, hiç de öyle olmadı!
Günümüzde enformasyon maalesef dezenformasyona evrilmiştir. Bilgiden ziyade bilgi kirliliği esastır. Özellikle görsel medya, hemen hemen tamamen insanların beynini uyuşturmak, doğru bilgiyi değil doğru sanılması istenen yanlış bilgiyi yaymak için kullanılmaktadır. Modern toplumda inasanlar bakar-köre dönüştürülmüş, insanlık adeta büyülenmiş gibi el kadar ekranların içine hapsedilmiştir. Medya, modern insanın bakış açısını her geçen gün biraz daha daraltmaktadır; değil üç yüz altmış dereceyle, belki otuz dereceyle hayata bakabilen bile kendni entelleküel hissetmektedir. Bütün bunlar neden?
Nedenini artık biliyorsunuz: Obskürantizm!
Hristiyanların Ortaçağ karanlığını bırakıp günümüzden örnekler verelim. Sözde Covid-19 pandemisini düşünün… Sözde pandeminin gerçek yüzünü, virüsün nasıl üretildiğini, tedavi şeklinin ve ilaçların nasıl speküle edildiğini, onaylanmamış aşıların topluma dayatılmasının altında yatan sebepleri sadece belirli bir zümre biliyor. Başını Bill Gates gibi tıpla alakası olmayan absürt ve ultra zengin tiplerin çektiği bu zümre, toplumun geri kalanından gerçekleri pervasızca saklıyor, gerçeklerin bilinmesinden deliler gibi korkuyorlar. Bu korku nedeniyle başlatılan yargısal süreçler, özellikle Türkiye gibi ülkelerde kasten sürüncemede bırakılıp akâmete uğratılıyor. Sözde pandemiyi sorgulayanlar (bilgi sahibi olmak isteyenler) yazılı ve görsel medyada alaya alınıp marjinalize ediliyor. Hatta otopsi gibi tıbben lüzumlu ve kritik öneme hâiz girişimler engellenerek deliller karartılıyor. Öte yandan da şaibeli ilaçlar ve aşılar ile daha çok hasta edilen milyarlarca insan sayesinde, az evvel bahsettiğim absürt ve ultra zengin tipler, zenginliklerine zenginlik katıyor. Söz konusu örnek, obskürantizmin günümüzde büründüğü şekli göstermektedir.
Bilgiye erişim hakkı, bilgi edinme hakkı, iletişim hakkı, dilekçe hakkı, aydınlanma hakkı, aydınlatma külfeti, şeffaflık, hesap verebilirlik, etik gibi birçok kavram ise mevzuatta iri puntolarla yazılı olsalar da içleri önemli ölçüde boşaltılarak toplumun ağzına bir parmak bal sürmekten öteye gitmeyen süslü heyûlâlara dönüştürülüyor!
Obskürantizm hastalığıyla mücadele edebilmek için, bir başka deyişle üfürükten değil gerçekten enformasyon toplumu olabilmek için yılmadan, korkmadan inatla savaşmak, tam bir bilgi avcısı olmak gerekiyor. Her bireyin içinde bangır bangır öten bir uyandırma servisi olmalı! Şüphe, merak, araştırıcılık ve doğruyu öğrenme açlığı, aydınlanma meşalemiz olmalı.
Biliyorum, işimiz zor ama yine de kolay gelsin…
Zeynep Alankuş bu yılın flaş yazarı olacak. Yine müthiş bilgiler...