Latince bir deyim olan non sequitur, “bu işten bir şey çıkmaz” anlamına gelmektedir. Non sequitur sayılan durumlarda, bir soru ya da saptamaya, bir dizi safsata veya yanıltmacayla yanıt verilerek gerçeklerin speküle edilmesi söz konusudur. Böyle yapılarak ciddi bir söylem; zayıf veya konuyla alakasız sözde argümanlarla desteklenerek değersizleştirilmeye çalışılır. Bu değersizleştirmenin altında yatan neden insanların akıl yürütme işlevini kullanamamasını sağlamaktır. Dolayısıyla non sequitur, bir tür gerçekleri çarpıtma metodudur ve tipik bir kötü iletişim örneği olarak incelenmek üzere karşımızda durmaktadır.
Şimdi konuyu biraz daha açayım. William Walker Atkinson’ın “introduction of new matter” diye çok kullandığı bir söz öbeği vardır. Bilirsiniz, İngilizce bilim, edebiyat ve sanatla sürekli gelişen ve gençleşen bir dildir. William Shakespeare’in İngilizce’ye üç bin yeni sözcük kazandırdığı söylenmektedir. “Non sequitur”un İngilizcesi diyebileceğimiz introduction of new matter da böyle yeni bir deyim. Konuşmaya yeni konu dâhil etmek ama bunu iyi niyetle yapmamak, bizdeki karşılığıyla aşa su katmak anlamına gelmektedir. Son zamanlarda Batı dünyasında, özellikle de televizyonlardaki tartışma programlarında, iyi giden ama aleyhe seyreden iletişimi ustaca baltalamak için introduction of new matter kurnazlığına başvurulmaktadır.
Mizore’den alıntılayarak devam edeyim. Non sequitur, bir başka anlatımla öncüllerde bahsedilmeyen hedef çerçeveye yeni bir önerme eklemektir. Bu bakış açısıyla dereden geçerken at değiştirmek de diyebiliriz. James Hervey Hyslop non sequitur konusunda şu örnekleri verir.
"Tüm adamlar makuldür; Sokrat bir adamdır; o hâlde Sokrat asil bir adamdır."
Gördüğünüz üzere başlangıçtaki öngörü ile sonuçtaki çıkarım arasında mantıksal bağ bulunmamaktadır.
Şöyle bir örnek de vardır:
“Psikoposluk kutsal kitabı temel alır; İngiliz kilisesi İngiltere'deki tek psikopos kilisesidir; O hâlde kiliseyi devletin desteklemesi gerekir.”
Söz konusu mantıksızlık silahı yavaş yavaş ülkemize de sirayet ettiği için ben de bizden örnekler vereyim.
“Falanca adam kötü ama dürüst biridir. Önemli bir şahsiyet hakkında konuşarak onu karalamaya başlamıştır. O hâlde karalanan şahıs yeni ihaleler peşindedir.”
Son zamanlarda TV’deki tartışma programlarında ve yazılı basındaki birtakım açıklamalarda bu tarzdan gerçeklerle bir türlü örtüştüremediğiniz bir yığın mantıksızlığa şahit oluyorsunuzdur. Daha tipik ve güncel bir örnek vereyim. Covid19’un doğal yollardan mı yoksa laboratuvardan mı ortaya çıktığı bilinmemektedir, Covid19’un kesin bir tedavisi bilinmemektedir; Covid19 aşılarının en az beş yıl sürmesi gereken deneme süresi (FAZ3) çalışmaları bitmemiştir ve hiçbir Covid19 aşısı henüz ruhsat almamıştır; o hâlde Covid19 aşısı vurulmayanlar Covid19 virüsünü daha çok yayarak toplum için tehdit oluşturmaktadırlar!
Son verdiğim örneğe hemen her gün TV kanallarında rastlayabilirsiniz.
Ancak non sequitur faaliyeti, ilk bakışta anlaşılacak şekilde çırılçıplak değildir. Usta iletişimciler onu güzelce giydirir, süsleyip püslerler. Non sequitur süsleme püsleme faaliyeti, iletişim fakültelerinde ders olarak verilmelidir. Konu bu denli önemlidir.
Bir mantıksızlık nasıl süslenip püslenir?
Dikkat edecek olursanız non sequitur faaliyetlerinde güçlü bir ekip vardır. Bu ekipte işin uzmanı olduğu ileri sürülen ve sürekli cilalanıp parlatılan kimseler vardır. Bu kimselerle uyumlu çalışan, danışıklı dövüş yapan moderatör ya da gazeteciler vardır. Bütün bu ekip mantıksızlığı mantıklıymış gibi gösterme faaliyeti boyunca bol bol laf kalabalığı yapar. Çok laf kalabalığı çok yalan demektir. Laf kalabalığını üstü örtülü ve yumuşak tehditler, şantajlar ve hakaretler takip eder. Tabii her zaman yumuşak olacak diye bir kural yoktur. Bu sözlü süreci karşı kampta yer alan kişileri ve tezlerini itibarsızlaştırmak tamamlar. İtibarsızlaştırmak için de bir dizi yalana ve aşağılamaya başvurmak gerekmektedir. Son aşamada tüm ekip ağız birliği yaparak, akla ve mantığa uygun göstermeye çalıştıkları ama gerçekte akla ve mantığa aykırı olan husus için güçlü bir mesaj vererek kamuoyunu yanıltırlar.
Güçlü mesajı verirken ekibin alabildiğine inandırıcı olmasına özen gösterilir. Papyonlar, cep mendilleri yerli yerindedir, en şık görünümlü kıyafetler giyilir, en ağdalı dil kullanılır, en ışıklı stüdyolarda çekim yapılır, en sert bakışlar atılır ve mantıklıymış gibi gösterilmek istenen mantıksız mesaj yemin edercesine kitlelere iletilir.
Bütünsel bir bakış açısıyla istisnasız tüm non sequitur örneklerinin aslında tipik birer dezenformasyon örneği olduğu görülecektir. İyi iletişimden yana tavır koyan ve iyi iletişimin temellerinden saydığımız enformasyonu önemseyen tarafta yer aldığım için elbette non sequituru tasvip etmiyorum. Toplumun doğru bilgilendirilmesi, vakıalara öznel değil nesnel ve kirli değil şeffaf ayna tutulması esas olmalıdır.
Madem İngilizce bir deyişle giriş yaptım, yine İngilizce ama bu sefer eski bir deyişle yazımı tamamlayım. From the sub-lime(y) to the gorblimey… Saygın ve yüksek mevkiilerden gülünç durumlara düşmeyi anlatıyor. Bu deyiş, özellikle günümüz Türkiye’sindeki bir kısım akademisyenlere maalesef cuk diye oturuyor. Toplumun çok muteber saydığı, başının üstünde yer verdiği kimseler, birtakım dünyalık menfaatler uğruna insanların gözünün içine bakarak çok kolay yalan söyleyebilmekte ve tüm kişilik birikimlerini bir hiç uğruna yerle yeksan edebilmektedir.
Nice non sequitursuz günlere… Esen kalınız.