Uygarlığın gelişime büyük katkısı olan enformasyon teorisi ve teorisyeni Claude Shannon maalesef pek bilinmemektedir. Claude Shannon (1916-2001), Amerikalı matematikçi, elektrik mühendisi ve kriptograftır. George Boole’un 1854 yılında yalnızca doğru ve yanlış (0 ve 1) olarak kabul edilen değişkenlerle işlem yaparak geliştirdiği cebiri, anahtar ve rölelerden oluşan elektrik devrelerine uygulayarak anahtarlama cebirini kurmuştur. Gizli mesajların Shannon’un tasarladığı gibi 0 ve 1’den oluşan yalnızca iki harfli bir alfabe ile kodlanarak iletilebileceği görüldü.
Bu buluş gerçekten iletişim teknolojisi için çağ atlamak anlamına geliyordu. Zira mesajlar herkese açık bir iletişim hattı üzerinden gönderilse bile, taşınan mesajlar yalnızca gönderici ve alıcı arasında anlaşılabiliyor, iletişim hattını dinleyen üçüncü kişiler mesaj içeriğine ulaşamıyordu.
Shannon, kriptografi üzerine uzmanlaşmıştı. Şifreleme metodları sayesinde iletişimin yalnızca gizlilik hâlinde değil, iletim kanalını etkileyen ve istenmeyen parazitli durumlar karşısında da sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için çözümler aradı. İletim hattı parazitli ve hataya açık bir kanalda olsa bile mesajın en az hata ile en doğru ve en güvenilir şekilde alıcıya ulaştırılması düşüncesi Shannon’ın başlıca uğraş alanı oldu.
Hedefini bu şekilde belirleyen Shannon, 1948 yılında Warren Warer’in (1894-1978) de katkılarıyla “İletişimin Matematiksel Teorisi” adlı makaleyi yayınladı. İletişim bilimiyle matematik bilimini bağdaştıran bu makale, 20. yüzyıla damgasını vurmuştur desek abartmış olmayız. Shannon makalesinde, teoride bozuk bir iletişim kanalının dâhi nasıl yüksek bir hassasiyetle (en az hata ile) kullanılabileceğini açıkladı ve açıklamalarını matematik tabanlı bilimsel bir yönteme dayandırdı. Söz konusu yöntem gâyet sade ama etkiliydi; iletilerin içeriğine, gönderilecek mesaja ilaveten hata bildirimi yapabilecek bir ‘fazlalık’ kodu ekleniyordu ve 0 ve 1 sayılarından oluşan bu fazlalık kodu, yanlış iletilmiş harflerin tespitinde kullanılıyordu. Mesajın muhtevasından bağımsız fakat niceliğine bağımlı şekilde oluşturulan fazlalık kodlar, alıcı tarafından mesajın çözümlenmesi sırasında bir teyit aracı işlevi görüyor ve bu sayede alıcı, mesajın ne olduğu hakkında hiç bir fikri olmasa bile doğru veya yanlış iletildiğini kolayca anlayabiliyordu.
Yine devrim niteliğindedir; Shannon, adı geçen makalesinde bilginin matematiksel bir açılımını da yapıyor ve temel birimini ‘bit’ diye adlandırıyordu. Bitler, Shannon’ın esinlendiği Boole cebirinde olduğu gibi yalnızca 0 veya 1 ile gösteriliyor ve harf, sayı, görüntü vb. her türden bilginin ifade edilmesinde kullanılabileceği savunuluyordu.
John MacCormick’in kaleme aldığı Geleceği Değiştiren Dokuz Algoritma adlı eserde Shannon’un efsane buluş ve teorileriyle ilgili daha ayrıntılı bilgilere erişebilirsiniz.
Mekatronik ve bilgisayar mühendisi Ahmet Ataşoğlu’nun “Clause Shannon: Sayısal Devrimi Başlatan Mühendis” adlı eserden aktardığına göre Reed-Solomon kodlamasını geliştiren matematikçilerden biri olan Irwing Reed, Shannon’ın enformasyon kuramına sağladığı katkıları şöyle açıklamaktadır:
“Bu yüzyılda ortaya çıkmış çok az çalışmanın bilim ve mühendislik üzerinde bu kadar etkisi olmuştur. Kendisi iletişim kuramının ve uygulamasının bütün yönlerini çok derinden değişikliğe uğratmıştır.”
Günümüz teknoloji dünyasında duymayanın kalmadığı bit teriminin babası olan biri için bu övgüler az bile…
“İletişimin Matematiksel Teorisi” başlıklı bilimsel çalışmanın diyagramı aşağıda görüldüğü gibidir. Kaynaktan hedefe doğru mesajın taşınması esnasında paraziter dış etkenlerin ve belirsizliklerin önüne geçilerek veri kaybı yaşanmayacağı ve böylece yüzde yüzlük başarı ile mesaj aktarımının gerçekleştirilebileceği ortaya konmaktadır.
Shannon, geliştirdiği matematiksel yöntemlerle günümüz bilgisayarlarının yapı taşı olan elektrik anahtarlarının kullanımının temelini atmıştır. Zaman içinde bilgisayar teknolojisi internetle birleşince bir nevî ruh kazanmış, ortaya bir enformasyon canavarı çıkmıştır. Bir başka tabirle enformasyon çağını başlatan şahsiyet, Shannon’ın ta kendisidir.
Teknoloji tabanlı iletişim ile kitle iletişiminin önünü açan Shannon, telsiz, telgraf gibi klasik iletişim araçlarının da tatlı bir nostalji olarak geri plana itilmesine neden olmuştur. Bugün dijital pazarlamadan internet haberciliğine kadar, e-ticaretten sosyal medya çılgınlığına kadar pek çok sahada Shannon’ın devrimci aklının izlerini görebiliriz.
Öte yandan Shannon sayesinde gördüğümüz önemli bir husus daha vardır ki o da teknik bilimlerle sosyal bilimlerin pekâlâ bir noktada kesişebileceği ve birbirlerinden faydalanabilecekleri gerçeğidir. İletişim gibi hayatın her alanını kapsayan bir sosyal bilimin teknoloji gibi günlük hayatın olmazsa olmazı hâline gelen bir enstrümandan ayrı durması düşünülemez. Öyle ki bu etkileşimin sonucunda “iletişim teknolojisi” denen kavram ortaya çıkmıştır. Kim bu iletişim teknolojisinde çağın gelişmelerine ayak uydurursa iletişimde daha başarılı olacaktır. İletişimde başarılı olmak ise psikolojik savaşlardan bireysel mutluluklara değin geniş bir yelpazede vazgeçilemez imkânlar sunmakta ve bu açıdan hem özel hem de tüzel kişilerin başlıca hedefleri arasında yer almaktadır.
Her ne kadar teknolojisiz hareket edemez hâle gelsek de unutmayın ki iletişimin temel anahtarı 0 ve 1 sayıları değil sevgidir.