Biliyorum ki bu 1 Mayıs’ta da bir yığın polemik yaşanacak, siyasi atışmalar olacak, öyleydi böyleydi derken emekçilerin durumları ve hakları yine derinlemesine konuşmadan, sorunlara çözüm önerileri getirilmeden yeni bir güne başlayacağız. Her 1 Mayıs’ın maalesef takvimler 2 Mayıs’ı gösterdiğinde unutulmak gibi bir huyu oluştu. Bu hiç de hayra alamet değil. Üstelik 1 Mayıs’ın resmî tatil sayılmaya başlandığı bir konjonktürde…
Böyle bir tabloda benim de kâh emekçilerin direnişlerini kâh falanca partilerin işçiye yaklaşımını anlatmamı beklemeyin. Bana göre 1 Mayıs demek, işçinin sömürülen emeğinin hesabının sorulması demektir. Bu da işçi haklarına azami özen ve ihtimam göstererek gerçekleşecektir.
O hâlde Covid-19 pandemisiyle emekçilerin kan ağladığı şu sıkıntılı dönemde gelin işçi haklarına bir göz atalım.
Maaş ya da ücret: En temel haklardan biridir. İşçi maaşını tam ve zamanında alma hakkına sahiptir ve bu süreçte yaşanacak olumsuzluklara karşı işçi dava açma hakkına sahiptir. Hiç öyle iş başka arkadaşlık olur mu? Peygamberimiz ne demiş? İşçinin hakkını, alnının teri kurumadan veriniz. Ali Cengiz oyunlarını iş edinen patronların kulağına küpe olsun.
Sosyal sigorta: İşçinin kendisinin yanı sıra, bakmakla yükümlü olduğu kişileri de ilgilendirmektedir. Kanunen işveren işçiyi çalıştırmaya başladığı günden itibaren sigortasını yaptırmak ve kesintisiz olarak sigorta primlerini yatırmak zorundadır. Bazı işverenlerce işçi hakları göz ardı edilerek deneme süresinde işçilere sosyal sigorta yapılmamaktadır. Bu durum hukuka aykırı olduğu gibi yüksek miktarlarda para cezasını ve başka yaptırımları da gerektirir.
Kıdem tazminatı: İşçilerin keyfi sebeplerle işten çıkarılması ya da haklı sebeplerle işten ayrılması durumda işverenden alınacak yıllık bazda tazminatlardır. Üstelik çıplak değil giydirilmiş ücret üzerinden kıdem tazminatı alınması gerektiğini bilmem hatırlatmama gerek var mı? Şu kadarını söyleyeyim, 1475 sayılı İş Kanunundan kalma kıdem tazminatıyla ilgili meşhur bir 14. madde var. Kanunlar değişse de bu madde değişmiyor. Kıdem tazminatı işte o kadar önemlidir! Varın gerisini siz düşünün…
İhbar tazminatı: İşveren işçiyi işten çıkarmadan belli bir süre önce ona haber verme zorundadır. Bu sorumluluğa uyulmadığı takdirde karşı taraf zarara uğratılmıştır ve ihbar tazminatı hakkı doğar. İşten ayrılma ya da işten çıkarmada ihbar sürelerinin ne kadar olduğu işin ne süredir yapıldığına bağlanmıştır ve Kanunda açıkça yazılıdır.
Ayrımcılık tazminatı: İşveren, işçileri arasında din, dil, ırk, cinsiyet gibi sebeplerle; daha doğrusu hiçbir sebeple ayrımcılık yapamaz. Aksi takdirde mağdur işçiye tazminat ödemek zorunda kalır.
İş güvencesi (işe başlatmama) tazminatı: İşe iade kararı verilen işçinin başvurusu üzerine bir aylık süre içinde onu işe başlatmayan işyerinin işçiye ödemek zorunda olduğu en az dört, en çok sekiz aylık tutarındaki tazminattır. Patronlar bunu söke söke ödemek zorundadır.
Kötü niyet tazminatı: İş güvencesinden yararlanamayan ve belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçinin, iş sözleşmesinin işveren tarafından kötü niyetli olarak feshedilmesini sonucu ödenen tazminattır. Sıkça da rastlanan bir durumdur.
Sendikal tazminat: Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda özel olarak düzenlenmiş ve miktarı çalışanın bir yıllık ücreti tutarından az olamayan bir tazminat türüdür. İşçiye tanınan sendikal güvence, işveren nezdinde de yaptırıma bağlanarak kanunen korunma altına alınmıştır. Sendika hakkı engellenemez.
Meslek hastalığı nedeniyle tazminat hakkı: Çalışan emekçilerin, uzun süreler aynı tempoda ve aynı işi yapmaktan dolayı işin niteliği ve yapılış şekli nedeniyle yapılan iş insan vücudunu etkilemekte ve meslek hastalığına neden olmaktadır. Bu durumda ise meslek hastalığına yakalanan kişi açısından maddi ve manevi tazminat talep edebilme hakkı ortaya çıkmaktadır. İş bu hastalık üzerine açılan tazminat davaları, çalışanın uğradığı iş gücü kaybının ve yaşanan olumsuz durumları tazmin edebilmek amacıyla açılan bir tazminat davası türüdür.
İş kazası tazminat hakkı: bir işverenin işyerinde çalışan işçinin iş ilişkisi nedeniyle yaralanması veya ölümü halinde, kendisine veya yakınlarına sorumlu işveren tarafından tazminat ödenmesi istemiyle açılan bir maddi ve manevi tazminat davası türüdür. Maalesef ülkemizde çok yüksek oranlarda iş kazası olmaktadır ve hükmolunan tazminatlar çok yetersizdir.
Maddi tazminat: İşiyle ilgili bir durumdan dolayı maddeten zarar uğrayan işçinin patrondan isteyeceği tazminattır.
Manevi tazminat: İşiyle ilgili bir durumdan dolayı manen zarar uğrayan işçinin patrondan isteyeceği tazminattır.
Resmi tatil ve bayram tatillerinde izin ve ek ücret hakkı: İşçinin resmi tatiller ile bayram günlerinde tatil yapma hakkı vardır. Bu günlerde çalışan işçi misli ile birlikte ücret talep etme hakkına sahiptir.
Hafta tatili hakkı ve hafta tatili ücreti: İşçilerin yasal olarak haftada en az bir gün ücretli izin hakkı bulunmaktadır. Mesela Pazar günleri çalıştırılan bir işçinin normal yevmiyenin 2,5 katı ücret alması gerektiğini biliyor muydunuz?
Ara dinlenmesi hakkı: İşçiye gün içerisinde dinlenmek maksadıyla süre tanınmasıdır ve gayet insani bir ihtiyaçtır. İşyerinde ara dinlenme süreleri, günlük çalışma saatine bağlı olarak belirlenir. Ancak mesai süresine dahil edilmez. Aksi takdirde yine tazminat hakkı doğar.
İzin hakkı: İşe giriş tarihi itibariyle deneme süresi dâhil bir yılı dolduran işçiler yıllık izin kullanmaya hak kazanırlar. Verilen izin; kıdemi bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dâhil) olanlara 14 günden, beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara 20 günden, on beş yıl (dâhil) ve daha fazla olanlara 26 günden az olamaz. İzin hakkının suistimaline yönelik kurnazlıklar da emin olun mahkemelerden en çok dönen hukuksuzluk tespitlerindendir.
İşe iade hakkı: Haklı bir sebep olmaksızın işten çıkarılan ve işe geri dönüş için dava açıp kazanan işçi, belli bir süre içerisinde işe başlatılmalıdır. Burada patronun takdiri, başka bir tabire kıvırma hakkı yoktur.
Kısa çalışma ödeneği hakkı: Genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hallerinde sigortalılara çalışmadıkları dönem için sağlanan gelire denmektedir. Özellikle Covid19 gibi başımızın püsküllü belası olan pandemi günlerinde işçiler için can simidi gibidir.
İş sağlığı ve güvenliği hakkı: Sosyal devletin temel niteliğinden kaynaklanan bir haktr ve bu hak kapsamında işçiler, işyerlerinin sağlık ve güvenlik koşullarına uygun hale getirilmesini işverenden talep edebilmektedirler. Aksi takdirde yine tazminat hakkı doğar.
Grev hakkı: İşçilerin topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçla çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarıdır. Çok da özlediğimiz bir tablodur. Sahi, 90’larda, 80’lerde, 70’lerde her gün haberlerde izlediğimiz o grevler ne oldu, nereye gitti? İnsan gerçekten düşünmeden edemiyor.
Gördüğünüz üzere işçilerin bir yığın hakları bulunmaktadır. Bu hakların çoğu da parasal içeriklidir. Şimdi diyeceksiniz ki hâl böyleyse bu ülkede hatta bu dünyada emekçiler neden bu kadar mağdur ediliyor?
Bir defa emekçilerin bu denli sağlam hakları olduğu için patronlar da boş durmuyor, türlü dolambaçlı yollara dalıyor. Mesela hakkından hukukundan habersiz veya hak arama pozisyonunda olmayan yabancı işçileri, göçmenleri istihdam etme yolunu seçiyorlar. Yerli işçi çalıştırılacaksa da asgari ücret baz alınarak bir maaş belirleniyor. Türkiye, çalışanlarının %53’ü asgari ücretle çalışan bir ülkedir. Söz konusu oran, Avrupa ülkelerinde % 10’u geçmemektedir. Şimdi gördünüz değil mi emekçilerin nasıl sömürüldüğünü! Hep duyduğunuz falanca süper okul mezunu filanca süper şahsiyet asgari ücretle bilmem ne fabrikasında işe başlamış, vah vah vah söylemleri maalesef her geçen gün biraz daha artıyor.
Bu durumda ne yapmalı?
İşçiler dayanışmalı!
Ama öyle sendikalarla, konfederasyonlar olacak iş değil bu!
Türkiye’de sendikalar siyasallaşmış, siyasallaştıkça sendikacılığın cılkı çıkmıştır.
İşçiler, başka türlü platformlarda örgütlenmeli ve artık şu köhnemiş sendika düzeninin tekerine bir çomak sokarak hak arama maratonuna başlamalıdır.
Başka fikir ve önerileri olan varsa da buyursun konuşsun. Hep birlikte tartışalım, topluma faydalı olalım.
Tüm emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramını tebrik ederim.
Muhammed Gömük
Araştırmacı Yazar
1/5/2021
Çok doğru var olun keşke toplumda işe götüren herkes böyle yanaşsa, böyle düşünse !!! Var olun!!! Malesef bazı kurallar hiç hoş karşılanmasa da hakka hukuka sığmasa da ama devam etmekte ve işçilerin hakkına girilmekte. Malesef ve bu büyük bir sorun olmakta ne yazık ki...