Moon Tarikatı, sayısız şer odağında parmağı olan hatta Fetullah Gülen Terör Örgütüyle (FETÖ) ilişkisi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ Çatı Dava İddianamesine yansıyan bir lağım çukurudur. Etrafına sürekli mide bulandıran kokular yaymakta, kimilerini hasta etmekte, kimilerini ise bünyesine katarak kendine benzetmektedir.
Daha önceki yazılarımda çok defa işaret ettiğim bir gerçek vardı. Dünyaya kana, acıya, kaosa, şiddete, teröre, açlığa sürükleyen Illuminati gibi tüm siyonist örgütler, bizzat İblis tarafından yönetilmektedir. Bahsettiğim İblis, mecazi mânâda değil gerçek mânâda İblis’tir. İblis’in tahtı ise Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) başkenti Washington’dur. Şu anda dünya da iyi ile kötünün, İslam ile satanizmin savaşı var. Satanist tarafta yer alanlar, şeytana tapanlar, bir başka deyişle Allahü Teala’ya cephe alanlar, gizli ayinlerinde şeytanla temas kurmaktan haz alan, şeytana methiyeler düzen, şeytan kostümleri ile arz-ı endam eden tüm masonlar ve diğer siyonistlerdir.
İblis’ın tahtının nerede olduğunu ve insan suretine girmiş kullarının kimler olduğunu artık hepimiz biliyoruz. İblis’in bir de def-i hacet ihtiyacı var. Aynen diğer tüm canlılar gibi. İblis’in def-i hacet ettiği adres “dinlerarası diyalog” küfrüdür. İblis, bağırsaklarındakini boşaltmak için “dinlerarası diyalog” tabelası asılı def-i hacet mekanına girdiğinde üzerine oturabileceği üç ayrı tuvalet taşına sahiptir. Bunlar: Fetullahçı Terör Örgütü, Opus Dei Terör Örgütü ve Moon Tarikatı Terör Örgütüdür.
Fetullahçı Terör Örgütü, Müslüman coğrafyayı siyonistleştirmek suretiyle sapıtmak için kurgulanmış bir tuzaktır. Kurgulayan üst akıl İblis’tir.
Opus Dei Terör Örgütü, Katolik coğrafyayı siyonistleştirmek suretiyle sapıtmak için kurgulanmış bir tuzaktır. Kurgulayan üst akıl İblis’tir.
Moon Tarikatı Terör Örgütü, Budist coğrafyayı siyonistleştirmek suretiyle sapıtmak için kurgulanmış bir tuzaktır. Kurgulayan üst akıl İblis’tir.
Her üçü de kardeştir. Başka küçük kardeşler de bulunmaktadır. Hepsinin ortak özelliği, lağım çukurlarının siyoznizm adı verilen aynı kanalizasyona bağlanıyor olmasıdır.
Bunlardan Moon Tarikatı Terör Örgütü hakkında toplumumuzu çok ciddi şekilde aydınlatmamız gerekiyor.
Ben Moon Tarikatı ibaresi ile ilk defa Yaşar Nuri Öztürk’ün bir gazete tarafından yayımlanan kitabının arka kapağında karşılaşmıştım. Nereden baksanız yirmi yıl geçmiş bir anı olduğu için detayları çok iyi anımsayamıyorum ama bahsettiğim arka kapakta Yaşar Nuri Öztürk’ün kısa hayat öyküsü anlatırken Moon Tarikatı ile ilgisinden de bahsedildiğini gayet iyi hatırlıyorum. Tabii o zamanlar Fetullahçılık bile siyasal ve yargısal dokunulmazlığa sahip olduğundan Moonculuk gibi mevzular çok teferruat kaçıyor, kimse işin aslını merak edip etraflıca araştırmıyordu.
İşin tuhaf tarafı hâlâ Moon Tarikatı ile ilgili akademik çalışmalar, detaylı araştırmalar yok. Medyadan ne kadar bilgi toplayabilirseniz o kadarıyla yetinmek zorundasınız. Konunun çerçevesini tam çizebilmek, farklı mecralara kaymamak için başlangıçta yaptığım izahın iyi anlaşılmasını çok önemli addediyorum.
Değerli okurlar, 1950’lerin başında Kuzey Kore ile Güney Kore arasında bir savaş patlak verdi. Biz de güya Güneyi tutan ABD ehli kitap, kuzeyi tutan Çin kızıl kâfir diye ABD’nin yanında yer aldık. Elbette aslı astarı olmayan bir gerekçe. Esas düşünce ise bir haçlı ordusu ittifakı olan hatta ambleminde kocaman haç bulunan NATO’ya girebilmek için ABD’ye şirin görünmektir. Savaş sonunda iki taraf da galip gelemedi ama özellikle Türk Ordusunun cansiperane gayretiyle Güney cephesi ağır bir yenilgi almaktan kurtuldu.
Savaş sonunda ABD Güney Kore’ye yerleşti. Geçen zaman zarfında, sosyal medyada rastlayabileceğiniz canlı röportajlardan da teyit edebileceğiniz üzere Güney Korelilere en çok sevdiğiniz ülke hangisidir diye sorulduğunda hiç duraksamadan “ABD”, en iyi dostunuz olan halk hangisidir diye sorulduğunda ise “Amerikalılar” cevabını veriyorlar.
Kore Savaşı’ndan sonraki süreçte pek dillendirilmeyen ama son derece kayda değer olan diğer bir gelişme ise Güney Kore nüfusunun en az yarısının ABD eliyle Hristiyanlaştırılmış olmasıdır. İşte bu noktada karşımıza Güney Kore’de kurulmuş olan Moon Tarikatı Terör Örgütü çıkıyor.
Moon Tarikatı Terör Örgütü’nün lideri Sun Myung Moon, Kuzey Koreli asıllıdır ve henüz 16 yaşındayken kendisine vahiy geldiğini iddia ederek taraftar toplamaya başlamış, 1954'de Seul'de ABD askerlerinin desteğiyle Birleşik Kiliseyi (Unification Church) kurmuş ve 1959'da ABD’ye gidip sahiplerine bağlılığını göstermiştir.
Moon Tarikatı Terör Örgütü, 80'li yıllarda Türk kamuoyunda CIA referansıyla düzenlenen “Dini Araştırmalar Konferansları” ile adını duyurmaya başladı. Tarikat, SSCB’nin 1989’da dağılmasına değin komünizm tehdidi ağırlıklı, 1989’dan sonra ise sözde İslam tehdidi ağırlıklı mesajlar vermiştir. Türkiye Gazetesi yazarı Ayşe Tunceroğlu bir yazısında, Moon Tarikatı’nın ABD’deki bir toplantısına Türkiye’den kırk kadar ilahiyatçının katıldığını yazdı. Hürriyet Gazetesinin bir haberine göre ise tarikatın editörlüğünü ve danışmanlığını vaktiyle Yaşar Nuri Öztürk yapmış; Zekeriya Beyaz, Mehmet Aydın, Mehmet Erkal gibi ilahiyatçılarla Kasım Gülek ve Deniz Baykal gibi siyasetçiler de Moon Tarikatının toplantılarına katılmışlardır. Kasım Gülek denince akla ilk gelmesi gereken isim ise FETÖ lideri Fetullah Gülen’dir. Görüldüğü üzere tarikat hem İslam dinini bozucu, yıkıcı şeytani faaliyetler yürütmekte hem de Türkiye siyasetine etki etmeye çalışmaktadır.
Moon Tarikatı Terör Örgütü’nün İslam eksenli en önemli uğraşılarından biri de Peygamber Efendimizin hadislerinin uydurma olduğu propagandasını yapmak ve Peygamber Efendimizi Müslümanların gözünden düşürmek için bir dizi algı operasyonu düzenlemektir. Bu sebeple satın aldığı ilahiyatçı profesörlerden çok yoğun şekilde faydalanmaktadır.
Bu yazı ile Moon Tarikatı Terör Örgütü dosyasını açmış bulunuyorum ve okurlarıma araştırmaları için bir soru sormak istiyorum: Moon Tarikatı Terör Örgütü’nün Türkiye temsilciliğini yapmış Konyalı ünlü akademisyen ve siyasetçi kimdir?
Muhammed GÖMÜK
Tay-Der Başkanı
08/09/2023