ABD tam yirmi yıl süren işgalden sonra Afganistan’dan neden çekildi? 11 Eylül 2001 tarihinde dünyaya ilan edilen yeni dünya düzeni Afganistan’da başarısız mı oldu? ABD’nin eğittiği ve tam iki trilyon dolar harcadığı üç yüz bin kişilik Afgan Ordusu neden Taliban karşısında tuzla buz oldu? ABD Ordusu neden kaçarcasına bu stratejik topraklardan ayrılıp sahayı rakip Çin’e terk etti?
Afganistan mevzuna ne Türkiye ne Çin ne Pakistan ne de Rusya cephesinden bakmalıyız. Afganistan ABD işgalindeydi, o halde olaya ancak ABD cephesinden bakarsak tabloyu doğru okuyabiliriz.
ABD Ordusunun Afganistan’ı terki gerçekten de ABD iç siyasetiyle doğrudan ilgili bir gelişmedir. Küreselci derin güçler Joe Biden’ın ipini çekip yardımcısı Kamala Harris’in önünü açmak için böyle bir tezgah kurguladı. Afganistan istihbaratındaki dostlarımızdan edindiğimiz bilgiye göre eğer ABD Ordusu bölgeyi terk ederse Taliban en geç on beş gün içinde tüm Afganistan’ı işgal edebilme kabiliyetine sahipti. Bunla ilgili detaylı raporlar düzenli aralıklarla CIA’e iletildi ama CIA raporları Joe Biden’dan sakladığı gibi Afganistan Ordusunun da Taliban’la baş edebilecek yeterlilikte olduğu Biden'ın kulağına her fırsatta fısıldandı.
Biden ise bir şeyler başarmak istiyordu. Uluslararası arenanın Afganistan gibi sorunlu bir coğrafyasında yerel ordusuyla, yerel polisiyle, yerel bürokrasisiyle, yerel yönetimiyle yepyeni bir ülke meydana getirildiğini dünyaya göstermek istedi. Zira çiçeği burnunda Başkanın böyle başarı hikayelerine ihtiyacı vardı.
Nihayet Biden derin küreselcilerin tuzağına düştü ve ABD Ordusunun ve tabii diğer NATO unsurlarının ülkeden tamamen çekilmesi için düğmeye bastı. İşte bu anda ABD’dekiler başta olmak üzere tüm küresel medya topyekün harekete geçerek Biden'ı en sert şekilde eleştiri bombardımanına tuttu. ABD ile işbirliği yapan Afgan unsurların ABD’ye taşınamamasından tutun da birçok askeri teçhizatın Taliban’a bırakılmasına değin birçok noktadan Biden'a saldırılar başladı. Ulusal ve uluslararası alanda ABD için çok önemli bir yere sahip olan Afganistan’ın işgali meselesinde Biden yapayalnız kaldı. Üstelik tek kelimeyle başarısızdı. Yardımcısı Kamala Harris de çekilme kararını Biden'ın bir başına aldığını açıklayarak ilk Brütüslüğünü yaptı.
Pekii ama neden? Derin küreselciler hasta ve yaşlı Biden'ı en başından beri derin siyonist tezgahları başarıyla uygulayacağına inanmıyorlar. Onu sadece bir atlama tahtası olarak görüyorlar. Trump Reis’e karşı seçim kazanılarak söz konusu tahtadan atlanmış oldu. Küreselcilerin Biden yerine düşündüğü, beraber çalışmak istediği isim yardımcısı Kamala Harris. Harris’in önünün açılabilmesi için Biden'a bir şekilde yol vermek gerekiyordu ve da Afganistan’daki gelişmelerle sağlanmış oldu.
Kamala Harris, Yahudi eşi ilaç ve aşı lobilerine yakın olan bir sima. Yarı Hindu yarı Amerikan. Suratındaki meymenetsizlikten her şey anlaşılıyor zaten. Küreselciler bölgede bir ABD, Hindistan, İsrail işbirliği istiyor. Hindistan ile İsrail arasında zaten su sızmıyor. Hatta Hindistan’ın Yunanistan’la bile arası çok iyi. Sırf Türkiye düşmanlığından… Pekii Hindistan neden Türkiye’ye düşman? Çünkü Türkiye Hindistan’ın baş düşmanı olan Pakistan’ın dostu. Bu durumda bölgede yeni dengeler şöyle oluşuyor diyebiliriz. Bir tarafta Çin, Pakistan, Afganistan ve kısmen Türkiye; karşı tarafta ise ABD, İsrail, Hindistan… Rusya’nın konumu ise henüz belirsiz ama Putinli Rusya’nın ABD safında yer tutması pek olası değil. Rusya en başından beri Türkiye birlikte Avrasya ekseninde üçüncü bir güç olmak ve hem kendisinin hem de Türkiye’nin bağlaşık devletleriyle dünyada dengeleri belirleyici güç olmak için uğraşı verdi. Maalesef Türkiye henüz Rusya’nın bu açılımını anlamadığı gibi uzaklaştığı NATO Bloğu ve ABD’ye son zamanlarda tekrardan hızla yaklaşarak Rusya’yı büyük hayal kırıklığına uğrattı.
Afganistan’a işte bu zaviyeden bakmak gerekiyor. Artık Afganistan’da bir Taliban Hükûmeti kurulmuştur. Üstelik bu hükûmet global camiada, mesela Birleşmiş Milletler’de daha şimdiden muteber görülmekte, ilişkilerinin geliştirilmesine sıcak bakılmaktadır.
Taliban’ın Türkiye’yi dost gördüğünü her fırsatta deklare etmesi önemli bir ayrıntıdır. Türkiye’nin bu mesajı iyi anlayarak tüm devletlerden önce Taliban Hükûmetini tanıması ve bundan sonra Afganistan’ın kalkınması için özveriyle destek vermesi yerinde olacaktır.
Tabii bir de başımızın belası olan göçmen sorunumuz var. Şunu özellikle belirtmek istiyorum:
Afganistan’dan Türkiye’ye akın akın gelen göçmenlerin hemen hemen hepsi işgalci NATO askerleri ile işbirliği yapan ve bu sebeple Taliban’ın kendilerini infaz edeceğini bilen veya düşünen vatan haini Afganlar’dır. Ülkemizdeki milyonlarca Afgan göçmenin söz konusu sebeple ve diğer sebeplerle ciddi ahlak sorunları vardır ve ülkemizin dokusuna büyük zarar verecekleri kuşkusuzdur. Örneğin bunlar Afganistan’dan Türkiye’ye gelebilmek için yanlarına alabildikleri kadar uyuşturucu almakta ve güzergahları üzerindeki PKK gibi unsurlar sayesinde bunu paraya çevirerek cepleri dolu şekilde Türkiye’ye gelmektedirler.
Öte yandan Afgan göçmenlerin büyük çoğunluğunun neredeyse tek tip denecek kadar birbirine benzeyen erkeklerden oluşmasının nedeni, dağılan Afgan Ordusundan firar etmiş sözde askerler olmalarıdır. Bir bakışla deyişle bu kişiler paranın sıcaklığına tav olan, ülkelerini yeşil dolarlar karşısında çok kolay satan, biraz zorluğu görünce de ülkelerini hiç düşünmeden terk eden, yanı sıra silah kullanmayı bilen tipler. Sınırlarımızdan içeriye ellerini kollarını sallayarak giren ve hiç durmaksızın girmeye devam eden bu göçmenler artık ülkemizin milli güvenlik sorunudur.
Bir diğer soru da şu olmalıdır:
Derin küreselci çeteler milyonlarca Afgan göçmeni neden Afganistan’ın komşusu Çin’e, Pakistan’a, İran’a, Özbekistan’a, Tacikistan’a, Türkmenistan’a değil de illa Türkiye’ye gönderiyor? Aslında cevabı basit bir soru ama yine de unutulmaması için burada zikretmek istedim. Cevap şu: Çünkü Türkiye ile anlaşma yapılmış. Avrupa’nın huzuru ve refahı için Türkiye bu yağız delikanlıları kendi ülkesinde ağırlayacak.
Bundan sonra ne olacak derseniz… Taliban’ın her şeyden önce küresel medyanın lanse etmeye çalıştığı gibi gerici, yobaz, cani bir yönetim olmadığını kanıksamak zorundayız. Adamlar ülkelerini savunuyor, savunmasın mı? Aynı adamlar 80’lerde Afgan Mücahitleri diye el üstünde tutuluyor, Rus işgaline karşı her anlamda destekleniyorlardı. İşgalci güç ABD olunca adamlar terörist ilan edildi. Birileri de diyor ki Taliba şeriatçı, o hâlde Taliban tu kaka! Ne münasebet efendim, nasıl İngiltere gibi bazı ülkeler Krallıkla yönetiliyorsa, nasıl Kuzey Kore gibi bazı ülkeler faşizmle yönetiliyorsa Afganistan da bazı ülkeler gibi şeriatla yönetilecek. Kimse Türkiye’nin rejimine karışıyor mu? O hâlde bizdeki tatlı su Müslümanları hangi hakla Afganistan’ın kuvva-i milliyesinin işine karışıyor! Saçmasapan bir kaygı. Bizde üstüne vazife olmayan işlerle uğraşanların aynı zamanda İslam’la kavgalı olmaları maalesef ülkesel bir kronik sorunumuzdur. Medyaya daha önceki yazılarımda sıkça yüklendiğim için aynı konuya tekrar girmeyeceğim.
Şimdiden sonra ne olacak derken gelişmelerin olumlu bir yönünün bulunduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Afganistan, bir tarafı Güney Türkistan (Orta Asya), bir tarafı Çin’e açılan kapı (Wuhan Koridoru), bir tarafı Hint coğrafyası olan ve şimdiye kadar neden bahsedilmedi bilmiyorum ama İran’ın da yumuşak karnı olan bir coğrafya. Böylesine jeostratejik öneme sahip bir ülkede iyi kötü bir istikrarın, düzenin, meşru otoritenin olması son derece önemlidir. Dünyanın en sorunlu bölgesinde ciddi bir devlet örgütlenmesinin kuruluşuna eminim birçok ülke destek verecektir. Bölgede söz sahibi olmak isteyenler Afganistan’la (Taliban’la) arayı iyi tutmanın yollarını aramalıdır. Bu adamlar, televizyon ekranlarında gösterildiği gibi öcü veya terörist değiller ve haklı olarak vatan hainlerini sevmeyen agresif kimseler.
Her ne kadar yeni dünya düzenini ağzına pelesenk eden küreselci çeteler bölgede kontrollü bir geri çekilme ile başka birtakım tezgahları devreye sokmuş olsalar da her türlü tezgahlarının boşa çıkacağını ve en kısa zamanda çuvallayacaklarını hissediyorum. Görüldüğü üzere Afganistan gâyet tekinsiz bir yer; dün Rusya, bugün ABD bölgeyi işgal edemedi, yarın Çin de işgal edemeyecek…
Tüm siyaset bilimciler ve konuya meraklılar gibi ben de yarının ne getireceğini sabırsızlıkla bekliyor olacağım.