Yaratıcılık nedir? Yaratıcı düşünce nasıl geliştirilir?
Yaratıcılık, tüm duygusal ve zihinsel etkinliklerde, her türlü çalışma ve uğraşın içinde var olan, insan yaşamının ve gelişiminin tüm yönlerinin temelini oluşturan, olmayan bir şeyi hayal edebilme, bir şeyi herkesten farklı yollarla yapabilme ve yeni fikirler geliştirebilme yeteneğidir.
Çocuğunuzun, yaratıcılık yeteneğini ve üretkenliğini ortaya çıkarabilmeniz için onun hangi zeka türlerine sahip olduğunu bilmeniz önemlidir. Böylece içindeki yeteneği ortaya çıkarmasına destek olmanız daha kolay olur. Aynı şekilde küçük yaşlardan itibaren çocuğunuzla sohbet etmeniz, masal anlatmanız, hikâye okumanız, oyunlarında gereken materyaller ile desteklemeniz de yaratıcılığın gelişmesi açısından önemlidir.
Yaratıcılık bulaşıcıdır. Onu bulaştırın! (Albert Einstein)
Yetişme Çevresi
Yaratıcı çocuk yetiştirmek istiyorsanız, şu üç temel noktaya dikkat etmeniz gerekir; Fizikî etmenler, duygusal etmenler ve zihnî etmenler.
Fizikî olarak, evde , sınıfta çocuğunuzun çalıştığı bir proje ve hobileri için bilgi alabileceği kitap, gazete, dergi ve bunun gibi doğru bilgi kaynağını temin etmelisiniz. Ürün vermeye teşvik etmek kadar, bu ürünleri sergileyerek değer verdiğinizi göstermeniz de önemlidir.
Duygusal olarak, hiç denenmemişi denemek isteyen çocuğa çevresinden gelebilecek olumsuz bir tepki veya diğer yetişkinlerin olumsuz eleştirisi çocukta özgüven kaybına neden olabilmektedir. Evde siz, okulda öğretmeni bu imkânı ona sağlamalısınız. Çocuğunuz ile empati kurmalı duygusal yönden desteklemelisiniz.
Zihnî olarak, Hikâye anlatımlarına dahil olun; bir hikâyeye başlayın ve bırakın sonunu o tamamlasın. İstediği kadar imkânsız hikayeler anlatabilir.
Açık uçlu sorular sorun. Scamper soruları, tek bir doğru cevabı olmayan ve çocukları düşünmeye sevk eden sorulardır.
Örneğin;
Dünyanın herhangi bir yerinde yaşama şansın olsaydı nereyi, neden seçerdin?
Sence güzel bir gün nasıl olur? Anlatır mısın?
Ahtapot gibi sekiz kolun olsa ne yapardın?
Bütün ağaçlar mavi olsaydı ne olurdu?
Bu sorular sayesinde çocuğunuzun yaratıcılığını, düşünme becerisini, hayal gücünü ve becerisini geliştirmiş olursunuz. Bunları geliştirmek için zekâ türlerini iyice incelemek gerekir.
Zekâ Nedir?
Öğrenme, öğrenileni kullanma ve öğrenilenlerden yeni çözüm yolları üretebilme kapasitemizdir. Düşünüp akıl yürütebilme; sorgulayıp sonuç çıkarabilme becerisi de diyebiliriz. Peki, çoklu zekâ kuramı nedir? İnceleyelim:
Çoklu zekâ kuramı: Harvard üniversitesinde bilimsel çalışmalar yapan Amerikan psikolog Howard Gardner tarafından öne sürülen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre insan zekâsı 8 alt kategoriye ayrılmış ve 9. alt kategori üzerine de araştırmalar başlamıştır. Mevcut 8 alt kategori, insanın sahip olduğu zekâsını hangi alanlarda daha etkin kullanabildiğini gösteren –veya sınıflandıran- zekâ türlerinden oluşmaktadır. Gardner çoklu zekâ kuramına göre her insanın özel yetenek alanları ve zekâsını kendine özgü kullanma biçimi vardır.
Zekâ Türleri Önemli
Sözel-Dilsel Zekâ:
Kişinin dili sözlü veya yazılı olarak kullanabilmesidir. Edebiyatçı, yazar, şair ve benzeri meslek gruplarında gelişmiş olan bu zekâ türü, kişinin dili imla ve ifade kurallarına uygun bir şekilde kullanabilmesi ve bu yolla düşünce ve bilgilerini başkalarına aktararak, onları gerektiğinde ikna etmesi gibi davranışları kapsar.
Bu tür zekâ özelliği olanlar, öğretmeyi severler. Espri anlayışları çok gelişmiştir. Hafızaları güçlüdür.Duyduğu şeyleri yorumlamaktan hoşlanırlar. Okumayı severler.
Uzamsal-Görsel Zekâ:
Uzamsal zekâ, görsellikle ilgili olan ve aslında görsel-uzamsal olarak adlandırılan bir zekâ türüdür. Buradaki görsellik hem görmeyle hem de zihin gözü denilen zihinde canlandırmayla ilgilidir. Zihinsel anlamda ilk gelişim alanlarından biridir çünkü insan doğduğu andan itibaren görmektedir.
Görülenleri hafızaya alma, anlatılanları ise zihinde canlandırma, boyutlandırma ve görsel tasarımlar kurgulama uzamsal-görsel zekâ becerileridir.
Bu tür zekâ özelliği olanlar, hayal gücünü iyi kullanırlar. Zihinsel resim çizmekten hoşlanırlar. Resim ve grafiklerle uğraşmayı severler.
Kinestetik-Bedensel Zekâ:
Kişinin bedeninin farkında olması ve fiziksel hareketlerdeki ustalığı ifade eder. Çeşitli sporlar, dans, drama ve egzersizlerle geliştirilebilir. Sporcuların bu zekâda üstün oldukları kabul edilir. Kinestetik-bedensel zekâsı ön planda olan kişilerin zihinsel ve bedensel uyumu hemen fark edilir. Sportif çalışmalarda başarılıdırlar. Yüz -beden ifadelerini ustalıkla kullanabilirler. El-parmak koordinasyonunda beceriklidirler.
Müziksel-Ritmik Zekâ:
Seslere karşı duyarlılığı, ses ve tonları tanımayı ifade eder. İnsan sesi, doğal sesler, müzik aletlerindeki değişiklikleri, farklılaşmaları kolayca fark edebilirler. Müzisyenler ve ses sanatçılarında bu tür bir zekânın ön plana çıktığı kabul edilir. Bu zekâları fazlaca gelişmiş olanlar, şarkıların ritim ve seslerini hemen hatırlayabilirler. Seslere duyarlıdırlar.
Mantıksal-Matematiksel Zekâ:
Sorunları ya da sorun olması muhtemel şeyleri mantıksal açıdan detaylı ve hızlı bir şekilde analiz edip, çözüm üretme, bilimsel araştırmalar yapmaya yatkınlık ve sayısal/matematiksel işlemleri kolayca çözebilme yeteneğidir. Matematiksel zekâ düzeyi yüksek olan insanlar, mantıklarını ve neden-sonuç ilişkisini dikkate alarak, edindikleri verileri analiz ederler. Çoğunlukla öznel verilerle çalışmazlar. Onları çeken net gerçekler ve verilerdir.
Kişisel-İçsel Zekâ:
İçsel zekâ, kendini yansıtabilme ve içsel varlık durumunun farkında olmakla ilişkilidir. İçsel zekâsı yüksek kişiler, kişisel duygularını anlayıp yorumlayabilirler; hayallerini, diğer insanlarla olan ilişkilerini, kuvvetli ve zayıf yönlerini değerlendirerek anlamlandırmaya çalışırlar. Bu zekâ özelliğini gösterenler, bir konu üzerinde yoğunlaşabilirler. Neyi, nasıl yaptığının farkındadır. Derin düşünme becerisine sahiptir. Kendine güvenir.
Sosyal Zekâ:
Sosyal zekâ, bireysel veya toplumsal davranışları iyi analiz etme, iyi iletişim kurma becerileriyle ilgilidir. Sosyal zekâsı gelişmiş olan kişiler, karşısındaki insanın duygularını anlama ve hatta yönetme konusunda başarılıdırlar. Topluluklara hitap eden siyasetçi, eğitmen ve benzeri meslek gruplarında başarılı olan kişiler sosyal zekâsıyla ön plana çıkmaktadır. Sosyal zekânın gelişmiş olması kişiye geniş bir çevre, sevilen kişi olma, kabul edilme gibi avantajlar sağlar.
Doğasal Zekâ:
Doğasal zekâ, doğayı büsbütün yorumlama becerisiyle ilgilidir. Doğa zekâsı olarak da isimlendirilir. Doğasal zekâsı yüksek kişiler, doğayı ve doğadaki canlıları inceleyip çıkarımlar elde etme konusunda başarılıdırlar. Hayvan ve doğa belgesi izleme konusunda istekli kişilerin doğasal zekâsının diğer insanlardan daha belirgin olması tesadüf değildir. Arkeoloji, dağcılık, izcilik, belgesel çekimi, botanik, jeoloji alanlarında aktiftirler.
Varoluşsal Zekâ:
Varoluşsal zekâ, birçok kez mantık yürütmenin zor olduğu ve duyulup hissedilemeyen konularda etkin yorum yapabilme becerisiyle ilgilidir. Varoluşsal zekâsını iyi kullanan kişiler, inanması güç olup öte yandan ihtiyaç derecesinde olan kavramların anlamlandırılması ve insan zekâsına uygun bir şekilde sunulması konusunda yeteneklidirler. Din adamları, fizikçiler, kuantumcular, matematikçiler ve benzeri gibi en uç noktaları irdeleyen kişilerin varoluşsal zekâsı ön plandadır.
Sonuç Olarak:
Çocuğunuzun zekâ türünü bilmeniz, ona vereceğiniz eğitimde çok yardımcı olacaktır. İnsan beyni ve zekâ üzerine yapılan tüm bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, zekâ geliştirilebilir bir potansiyeldir. Bütün insanlar belli bir potansiyele sahip doğuyor, ancak bu potansiyelin aktif hale getirilmesi için aileye büyük görev düşüyor.
Picasso’ya ait bir özdeyiş şöyledir: “Her çocuk bir sanatçıdır. Esas mesele büyüdüğünde sanatçı kalabilmektir.”
Dolayısıyla konuyu bu açıdan gördüğümüzde çocuklarımız için yapabileceğimiz ne kadar çok şey olduğunu fark ediyoruz…