"Her insanın içinde, oyun oynamak isteyen bir çocuk saklıdır.”
F. Nietzsche
Dünyanın her yerinde her çağda, her kültürde çocuklar oyun oynar. Oyunlar kültürden kültüre değişse de çocuğun olduğu yerde oyunun ve oyuncakların olması evrensel bir kuraldır. Çocukların ebeveynlerle ve yaşıtları ile geçirdiği vakit çok değerli ve bir o kadar akılda kalıcıdır. Çocuğun hafızasında yer edinebilecek, öğretici ve eğlenceli vakit geçirmesi gelişimine katkı sağlayacaktır. Çocuğun işi oyun oynamaktır. Öğrenebileceği hayatın büyük bir kısmını oyunlar üzerinden yürütür. Çocuklarla oyun oynamak sosyal, duygusal, fiziksel, zihinsel ve dil gelişimi için oldukça önemlidir. Çocuklarla sıklıkla iletişim halinde olunması, çocuğun zihnini uyarıp beyin gelişimine katkıda bulunur. Oyun oynamak çocuğun aynı zamanda kendine ve çevresine güvenmesine, mutlu bir birey olmasına, dil ve iletişim becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Ayrıca, ebeveyni tarafından sevildiğini ve değer verildiğini hisseden çocuk daha sonra başkalarına önem vermeyi de öğrenir.
Oyun oynamak çocukların gelişimine pek çok fayda sağlar;
Oyunlar Sayesinde Sosyal Beceriler artar:
- Etrafındakilerle iletişim kurar, iletişim becerileri ilerler
- Arkadaşlar edinir.
- Paylaşmayı öğrenir.
- Oyunlarda arkadaşlarıyla yaşadığı çatışmalar sayesinde başkalarının isteklerini kabul etmeyi veya başkalarına kendi isteklerini kabul ettirmeyi deneyimler.
- Problem çözme becerileri artar.
- Yetişkinin öğretemeyeceği pek çok davranışı, toplum kurallarını ve insanlar arasındaki ilişkileri etrafındaki kişileri oyunlarda onları taklit ederek öğrenir. Bu sayede, yaşadığı dünyayı ve çevresini tanır ve anlar.
Oyunlar Sayesinde Duygusal Gelişim ilerler:
- Çocuklar oyunlarda kendi iç dünyalarını tanırlar.
- Kelimeler kullanarak anlatamadığı duygularını somutlaştırır ve ifade etmeyi öğrenirler
- Olumsuz duygulara çözüm yolları bulmaya çalışırlar.
- Kendisinin ve çevresindeki kişilerin duygularını tanır, ifade eder ve bu duygulara uygun tepkiler verirler.
- Özellikle kurallı oyunlarda, çocuklar görev duygusunu geliştirir ve sorumluluk alır. Bu sayede, kendilerine olan güvenleri artar; daha fazla olumlu ilişkiler geliştirir ve sosyal olgunluk gerektiren becerileri (adil olma, hak arama gibi) artar.
- Sinirlendiğinde tepkilerini saldırganlıktan uzak bir şekilde ifade etmeyi öğrenir.
Oyunlar Sayesinde Fiziksel Gelişim Artar:
- Oyun oynarken çocukların çeşitli kasları hareket halindedir. Küçük kas gruplarının (el ve parmak kasları) kullanıldığı oyunlarda çocukların ince motor becerileri (nesneleri takıp çıkartmak, düğme iliklemek gibi); büyük kas gruplarının kullanıldığı oyunlardaysa kaba motor becerileri (zıplamak, atlamak, merdiven çıkmak gibi) gelişir.
- El-göz koordinasyonu güçlenir ve hareketlerini kontrol edebilir. Denge artar ve kaslar gelişir.
- Hareketli oyunlar sayesinde sıklaşan ve derinleşen solunum nedeniyle kana daha fazla oksijen girer. Ayrıca, kan dolaşımının hızlanmasıyla dokulara daha fazla besin taşınır.
- Çocuğun dış çevresini daha fazla tanıması sayesinde çocuk çevresindeki engelleri kolayca aşabilir.
Oyunlar Sayesinde Zihinsel Gelişim İlerler:
- Oyunda çocukların kısa ve uzun süreli belleği gelişir, öğrenmesi kolaylaşır.
- Çocuğun çevresindekileri araştırma imkânı verir. Bu sayede, çocuklar büyüklük, şekil, renk ve boyut gibi pek çok kavramı öğrenir; eşleştirme, sınıflandırma, sıralama ve problem çözme gibi pek çok zihinsel işlemi yapar.
- Özellikle sosyo-dramatik oyunlar sayesinde ben-merkezci düşünce yapısından sıyrılarak etrafındaki kişilerin kendisinden farklı duygu, düşünce, ihtiyaç ve niyete sahip olabileceğinin farkına varır.
- Hayali oyunlar sayesinde hayal etme gücü ve yaratıcılığı gelişir. Farklı ve değişik şeyler deneme alışkanlığı gelişir.
Oyunlar Sayesinde Dil Gelişimi İlerler:
- Oyunda çocuklar etrafında duydukları sesleri ve konuşmaları tekrar ederler.
- Oyun çocukların kendilerini akıcı bir şekilde ifade etmelerine imkân verir.
- Başkalarıyla oyun oynayan çocuklar etkileşim içine girer, karşısındaki kişiyi anlayabilmesi için onu dikkatle dinler ve yeni kelimeler öğrenir.
- Çeşitli fikirler geliştirir ve bunları uygun şekilde, karşısındaki kişinin anlayacağı seviyede ifade eder.
Tarih boyunca pek çok filozof ve eğitimcinin oyun kavramı ile ilgili görüş ve tanımı bulunmaktadır.
Eflatun (İ.Ö.427-347), Devlet ve Protagoras adlı yapıtlarında,
Çocuğun eğitiminin beden eğitimi ve ruh eğitimi olmak üzere alanda birden yapılması gerekliliğini önermiştir. Bedensel eğitim açısından oyunun eğitsel önemine değinerek “Çocuk oyunla büyümelidir.”demiştir.
Ünlü filozofun bu sözü aslında herşeyi özetliyor.
“Bir kişiyle bir saat oyun oynayarak, onu bir yıl içindeki sohbetinizden daha fazla tanıyabilirsiniz.” Platon(Eflatun)
Buna benzer olarak;
Michel de Montaigne (1533-1592), bir yapıtında kavrayışsal (zihni) öğretime çok önem verilmesini eleştirerek “Benim öğrencim edindiği bilgileri kuru kuruya yinelemekle kalmayacak, aynı zamanda onları uygulayabilecektir.”diyerek edinilen bilgilerin yaşam alanına aktarılmasını önermiştir. Yüzyıllar boyunca, yetişkinlerde genellikle şu inanç egemen olmuştur; Oyun, çocuğun eğlenmesine, oyalanmasına yarayan amaçsız bir uğraştır. Oysa Montaigne bu ters tutuma karşı çıkmış ve şöyle demiştir:
“Çocukların oyunu, oyun değil, onların en gerçek uğraşıdır.”
Jean Jacques Rousseau (1712-1778), Emile adlı eseri ile çocuk eğitimine dair o güne kadar varolan anlayışı temelinden sarsmıştır. Ona göre çocuk arı ve temiz doğar, giderek toplumun etkisiyle yörüngeden çıkar. Rousseau, el işleri aracılığıyla çocuğa, hesaplama ve düşünme yeteneği aşılandığını; el işlerinin tüm eğitimi etkileyen bir etkinlik olduğunu söylemiştir. “Çocuğun bedenini her zaman işletiniz, bedenen güçlü ve sağlıklı olan bir çocuk fikren de gelişir.”
Friedrich Fröbel (1782-1852), oyunun çocukluk dönemindeki önemini en iyi gören eğitimcilerin başında gelir. Anaokulu alanında yaptığı yeniliklerle tanınmıştır. 1837’de açtığı Çocuk Bahçesi “Kindergarten” de kendi yöntemini kullanmıştır. Ona göre çocuk oyun oynamak gereksinimindedir. Bu nedenle çocuğa oyunla daha iyi öğretilebilir. Çocuk tensel ve tinsel gelişimini oyunla sağlar. “Oyun çocuğun tüm yaşamını belirleyen çekirdektir. Oyun okul öncesi dönemde çocuğun en katıksız, en çok ruhsal doyum sağlayan uğraşıdır.”
Sigmund Freud (1865-1939), oyunun kişilik gelişimine katkısını göstermiştir, çocuğu tanımada değerli bir araç olduğunu ortaya koymuştur. Bu önemli gelişme, çocuğun ruhsal uyumsuzluklarının sağaltımında en etkili yöntem olan sağaltımın doğmasına yol açmıştır. “Çocuğun oyunu, düşler ve sinirsel belirtiler gibi anlamı olan davranışlardır.”
Maria Montessori (1870-1952), 20. yüzyılın başında Montessori Çocuk Yuvası “Casei de Bambini” adıyla Roma’da bir okul açmıştır. Çocuğun devinimlerini, çabalarını, alıştırmalarını, deneyimlerini ve çalışmalarını oyun değil de bir iş olarak tanımlar. “Çocuk etkinliğe can atar. Eğer ona etkinlik olanaklarını sağlarsak mutluluk veririz. Bu etkinlik faydalı olursa onun etkinlik gereksinimi kargaşalık yaratacağı yerde bir iş yaratmış olur.” demiştir.
Neden Oyun Oynuyoruz?
Çocuklarımız için oyun oynamak su içmek ve yemek yemek kadar elzem.
Çocuk oyun sırasında kendini saklamıyor, içinde ki tüm duygu yoğunluğunu, onu strese sokan, mutlu eden, üzen her şeyi ortaya koyuyor.
Mutlu, özgüveni yüksek, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek istiyoruz. Bunun formülü fikirlerine saygı duyarak, çocuğumuzun da kendine özgü davranışları olabileceğini kabul etmekten geçiyor.
Bunu hissettirmenin yolu ise oyundan geçiyor. Bazı duygular hissettirilir, işte oyunda bu duyguları hissettirmenin en sihirli yoludur.
Özellikle aile ile oynanan oyunlar çocuğun beyninde ekstra olumlu sonuçlar doğururken, mutluluğunu da iki kat arttıracaktır. Daha verimli dinleyecek ve bütün dikkatini size verecektir. Siz ona kulak verin ki, sizin dilediğiniz yerde onun da kulağı sizde olabilsin.
Oyun deyip geçmeyin, bizler için önemsiz gibi görünen birçok oyun çocuklar için ne kadar önemlidir.
Önemli olan, iyilik ve güzelliklere, çocuklarımıza çok sevdikleri oyunlarla alışkanlık kazandırmalarına yardımcı olmaktır. Her şey çocuklarımızın daha iyi gelişmeleri ve kişiliklerini, algılamalarını güçlendirmek içindir.
Atalarımızın dediği gibi “ Oynamayan tay at olmaz.”
Çocuklarınızla geçireceğiniz zamanın kaliteli geçmesi dileklerimle,
Oyununuz bol olsun.
YORUMLAR