Çocukları depremde korumak ve onların durumu anlamalarını, duruma adapte olmalarını sağlamak için neler yapılabilir?
Çocuklar da depremi yaşadılar, çevrelerindeki büyüklerin konuşmalarına şahit oldular, belki de enkaz alanları çevresinde yakınlarını beklediler… Bir büyüğün yaşanan olayın nedenlerini anladığı, yapılması gerekenleri bildiği halde hazırlıksız yakalandığı ve dehşet duygusu yaşadığı böylesi olaylarda çocukların daha derinden etkilenebileceğini tahmin etmek zor değil.
Çocukları korumak ve onların anlamalarını, adapte olmalarını sağlamak için neler yapılabilir?
Öncelikle yaklaşımdaki önemli noktalarla başlayalım:
- Çocuklarla yaşına ve gelişimine uygun, samimi ve net bir şekilde konuşmak gerekir. Sözü uzatmadan, yalın ve basit cümlelerle, anlayacağı kelimelerle konuşulmalıdır.
- Çocuğun sorduğu kadar ya da ihtiyacı olduğu kadar bilgi verilmeli; gerekli bilgiler saklanmamalı, yalan söylenmemelidir. Burada önemli bir nokta çocuğun ne kadar ve hangi bilgiye ihtiyacı olduğunun saptanmasıdır.
- Çoğunlukla 2-3 cümlelik açıklamalar yeterlidir. Sonrasında çocuğun sorması beklenmelidir. Sormak istediği başka bir şey olup olmadığı sorulmalı, ya da “istediğin zaman yeniden konuşabiliriz” gibi bir ifadeyle merak ettiklerini size sorabileceği ve konuşmaya açık olduğunuz mesajı verilmeli.
- Abartılı ve duygusal olarak aşırı yüklü anlatımlarından kaçınılmalıdır. Mümkün olduğunca nötr ya da ona yakın bir yüz ifadesiyle konuşmanız çocuğun size daha fazla sorabilmesine ya da kendi duygularını yeterince ifade edebilmesine imkân açacaktır. Çok üzgün ya da çok kızgın olduğunuzu gördüğünde sizi daha fazla üzmemek ya da kızdırmamak için kendi duygu, düşünce ve sorularını saklayabilir.
Neler olduğunu bilimsel olarak anlamak ve bilmek belirsizliği azalttığı için kaygıyı da azaltır. Bu nedenle çocuklara depremi bilimsel olarak, anlayacakları şekilde anlatmak önemli.
Peki, deprem kavramı çocuğa nasıl anlatılır?
Çocuğun yaşına göre biraz değişebilir ancak yaklaşık 5-6 yaşından itibaren çocuklara dünyanın katmanlardan oluştuğu anlatılabilir. Mesela şöyle anlatılabilir:
“Dünyanın 3 katmanı var. En içte sıcak bir magma tabakası, üstünde biraz daha az sıcak bir manto ve dışında soğuk, bizim de üstünde yaşadığımız yer kabuğu. İçinde erimiş çikolata olan bir kek topu düşün. Dış kabuğu da epeyce sertleşmiş bir kek. İçindeki çikolata o kadar sıcak ki, dışarı çıkacak bir yer arıyor. O sırada katı haldeki kek katmanlarının arasına sızıyor ve buradaki kek parçalarını hareket ettiriyor ve bu parçaların hareketi, en üstteki daha sert katmanda bazı çatlamalara yol açabiliyor. Bunlar çok yavaş hareketler ve nadiren şiddetli depremler oluyor. Olan çoğu depremi hissetmiyoruz bile. Binaların yapıldığı zeminin yani yerin ne kadar sağlam olduğu, binaların ne kadar güçlü yapıldığı önemli. Açık alanlarda güvendeyiz, sağlam binalarda güvendeyiz.”
- Çocuğun kendi duygularını dile getirebilmesine, getiremiyorsa özellikle resim çizerek ifade etmesine olanak sağlamak bile çok iyileştirici olabilir. Dile getirdiğinde bunların çok doğal insani duygular olduğu, bu tür doğa olaylarında hemen herkesin aynı duyguları hissettiği söylenmeli.
- Çocukların haberlere, enkaz videolarına, yaşlarına uygun olmayan görüntülere maruz kalmaları engellenmeli. Görüntülerin tekrar tekrar izlenmesi, yıkımın ya da enkaz kaldırma çalışmaların uzun süre izlenmesi erişkinlerde dahi yaralayıcı olup, uykusuzluk, kaygılılık, sinirlilik, sık ağlamalar gibi belirtilere yol açabilir. Çocuklar duyduklarını gördüklerini kolay unutmazlar, o görüntüler her an yanlarında zihinlerinde kalacaktır, izlediklerini bu bilgiyle gözden geçirmekte fayda olur. Tabii her çocuğun kaldırabileceği duygusal yükler birbirinden farklıdır.
- Çocuklar dinlemiyormuş gibi görünseler de duyarlar, dinlerler ve unutmazlar. Duyduklarını hayallerinde büyütür, çeşitlendirir, farklı şekillerde kodlayabilirler. Kendi başlarına gelmiş ya da gelecek gibi düşünebilirler. Çocukların yanında ya da duyabileceği mesafede konuşulanlara çok dikkat edilmelidir.
- Çocukların en temel ihtiyaçlarından biri güvende hissetmektir. Büyüklerin de korktuğunu ve çaresiz kaldığını görmek onlar için daha da zordur. Korku, çaresizlik duygularını bir süre yaşadığınızı bilebilirler, hatta kendi duygularının da normal olduğunu onlara hissettireceği için sizin de aynı duyguları hissettiğinizi bilmeleri iyi olur. Ancak daha sonra iyi olduğunuzu ya da o sırada hala korkuyorsanız, aşırı üzgünseniz, birkaç gün birkaç hafta sonra daha iyi olacağınızı sizden duymak iyi gelecektir.
- Çocuğa gerçekçi bir şekilde güven verin: Binanız denetimlerde güvenli çıktıysa paylaşmak, çıkmadıysa bir süre çadırda kalmanın sizin için daha güvenli olacağını söylemek, onun yanında olacağınızı söylemek ve yanında olmak şeklinde.
- Belli rutinleri, eski oyunları, ailece yapılan ufak tefek etkinlikleri sürdürmek önemlidir. Özellikle sakin faaliyetler yapılması önerilir.
- Çocuklar da kayıplara tepki verir. Evleri yıkılmış, yakınları vefat etmiş ya da sadece rutinleri bozulmuş olan çocuklar için duygularını yaşamaya, ifade etmeye ya da belki sadece kendileriyle kalıp bu süreci yaşamaya ihtiyaçları vardır.
- Zorlayıcı, aşırı neşelendirmeye çalışan yaklaşımlar anlaşılmamış hissettirebilir, duygularını anormal görmelerine saklamalarına yol açabilir.
- Çocukları yaşananların gerçekliğinden koparmayacak etkinlikler tercih edilmelidir. Çocuklar örneğin palyaçolarla, komedi etkinlikleri sırasında ya da bir filmde kahkahalarla gülseler bile film bittiğinde kendi gerçeklikleri neyse oraya hızlıca geri düşer ve hatta az önce hiçbir şey yokmuş gibi eğlenip gülmekten dolayı suçlu da hissedebilirler.
- Bu nedenle çocuklar için açılan alanlarda etkinliklerde duygularını ifade edebilecekleri, el becerileri ile uğraşlar yapabilecekleri alanlar açmak (resim çizdirmek, boyamalar, mandala, oyun hamuru gibi etkinlikleri) ya da kendilerini bir grup içinde güvende ve kabullenmiş hissedecekleri kısmen sakin sokak oyunları oynatmak ( Kulaktan kulağa, çatlak patlak, aldım verdim, vs..) yeğlenmelidir.
- Kontrolümüz dışında yaşanan bir felakette yeniden kontrol hissi sağlanması iyileştirici etkenlerden biridir. Depremlerle ilgili bilimsel olarak bilgilenmek ve çocuğunuza yaşına uygun olarak anlatmak iyi gelebilir. Deprem anında yapılabilecekler, korunma yöntemleri sakince anlatılmalıdır. Hatta çocuğunuz isterse birlikte ufak bir tatbikat da yapılabilir. İstemiyorsa zorlanmamalıdır.
- En önemlisi ebeveynler kendilerini iyi hissettikçe çocuklar da daha güvende hissedecektir. Bu nedenle kendinizi de ihmal etmeyin. Aşırı kaygılandırıcı, korkutucu haberleri, görüntüleri özellikle, tekrar tekrar izlemeyin. Kendinize sosyal medya ya da televizyon için önceden belirlediğiniz bir zaman sınırı koyun ve buna uyun. Üzgün, kaygılı, kızgın hissedebilirsiniz, çocuğunuz bunları görebilir de. Yeter ki bu duygularla ne yaptığınızı da görsün ve bu duygulardan nasıl çıktığınıza tanıklık etsin. Çocuğunuza hayatta karşılaştığı zorluklar ve kayıplarda örnek alacağı, ihtiyacı olduğunda uygulayacağı bir yöntem ve deneyim hediye etmiş olursunuz.
- Dayanışmak, birlikte hareket etmek birçok yararının yanı sıra güçlü de hissettirir. Çevrenizdekilerle dayanışmak, onlar için elinizden gelen yardımı yapmak, en azından o bölgedeki tanıdıklarınızın halini hatırını sormak size de iyi gelir. Çocuklarınıza enkaz bölgesindeki diğer çocuklar için neler yapmak istediğini sorabilirsiniz. Koşullara göre beraber kurabiye, çorba vs. pişirmek; geçmiş olsun kartları hazırlamak, bilmeceler ya da tekerlemelerle etkinlikler hazırlamak, iyi durumdaki kıyafetlerinden ayırıp göndermek gibi birçok seçenek olabileceği gibi belki sizin çocuğunuzun kendisine de iyi gelecek daha iyi bir fikri olacaktır.
- Her önemli zorlanma, çocukta gelişimsel olarak kendini daha güvende hissettiği bir önceki basamağa dönmeye, yani gerilemeye yol açabilir. Örneğin bezi bırakmış olan bir çocuk yeniden altını ıslatmaya başlayabilir. Daha küçük bir çocuk gibi davranabilir ya da yalnız uyuyamamaya başlayabilir. Bu doğaldır. Bir süre izlenmeli, buna dair bir şey söylemeden desteklenmelidir.
- Hangi durumlarda bir uzmana başvurmak gerekir?
- Uykusuzluk, korku, sinirlilik, ebeveyninden ayrılmak istememe gibi belirtilerin birkaç hafta devam etmesi doğaldır. Bu şikayetler uzun sürüyorsa, şiddetliyse ve çocuğun, ebeveynlerinin yaşamını belirgin şekilde etkiliyorsa; öfke atakları, vurma kırma ya da sık sık ağlama, bir türlü yatışamama şikayetleri varsa bir çocuk psikiyatristine başvurmakta yarar vardır. Tüm bunlar depremin sonrasında erken dönemden itibaren şiddetliyse beklemeden bir an önce bir uzmana danışılması iyi olur. Deprem sonrası ebeveynlerin kendi sıkıntıları, kaygıları, üzüntüleri nedeniyle çocuğa yardım edebilmeleri, çocuğu yatıştırabilmeleri doğal olarak zor olabilir. Travmalardan sonra erken müdahale zihinsel rahatsızlıkların yerleşmesini ve ilerlemesini engelleyecektir. Süreci yönetmekte zorlanıyorsanız kendiniz ve çocuklarınız için destek almaktan çekinmeyin.
