M.Ö. 100.000 lere kadar uzanan ; Akadlar , Hititler , Mısırlılar’dan Perslere  ; Perslerden Büyükiskendere , Büyük İskender’den Roma İmparatorluğuna  ; Roma İmparatorluğundan Emevi dönemine  ; oradan Bizans’a , Bizans’tan Osmanlı Devletine ve Fransız egemenliğinden (tek bir şehir nüfuslu bölge) 10 ay 21 gün ‘ Hat-Ay Devleti ‘ olarak var olup , sonrasında Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılan medeniyetler beşigi ……

Hatay ‘ı ezoterik bir biçimde anlatmak istiyorum…

Medeniyetler ve dinler değişse bile mabetler ve ibadethaneler hep aynı bölgelerde kurulmuştur.
Bu da bu bölgelerin güçlü ve özel enerjilerinin olduğunu göstermektedir.


-St. Pierre Kilisesinden (ilk mağara kilise)  Hatay’ın görünüşü –



TESLA VE ATATÜRK

Dünyanın en büyük bilim insanlarından birisi Nikola Tesla. 10.07.1856 Doğumlu ve Sırp asıllı.

Elektriğin dahisi olarak da anılan Tesla , bilgilerini ve keşiflerini paylaşmayı seven bir insandı. Buluşlarını kötüye kullanıldığını hissettiğinde çoğu keşfini paylaşmamıştır.

Tesla frekansların sırrını çözmüştür.  O dönemde kozmik ses dalgalarının yeri olmadığı için çalışmasını gizlemiştir.

 ‘3 ,6 ,9 rakamlarının sırrını çözen , evrenin sırrını çözer . ‘  sözü ile sır olarak kalmaya devam etmektedir.

Annesine yazdığı son mektubunda :

( Şimdi, Türklerden uzak durduğum için üzgünüm çünkü onlar, şafaktan önceki duyduğum sesleri(satırları) söylüyorlardı. Şimdi fark etmeye başladığım şeyleri, onların daha iyi bildiğini hissediyorum.)

M.KEMAL ATATÜRK  ile konuşmasından sonra bu sözleri söylemiştir.

1928’de 72  yaşında olan TESLA ÖZELLİKLE M.KEMAL ATATÜRK ile görüşmek istemiştir. 

Gizli görüşmenin ana teması AY’dır ve Türkiye ile ilgisi konuşulmuştur.

Tesla bu görüşmede 3,6,9 sırrının Ay’da saklı olduğunu ve koordinatları ile birlikte M.KEMAL ATATÜRK ile paylaşmıştır. Paylaşma nedeni HAT-AY’dır…
Tam da Tesla Anadolu topraklarına geldiğinde ATATÜRK ile konuştuktan sonra 1928  yılında değil, 1936 yılında Atatürk Antakya’nın adını Hat-Ay olarak kendisi koyuyor.
 Tarihin içinde 3,6,9 sırrı saklıdır ve Türklerin sırrı Ay’ da saklıdır demiştir.



Atatürk ‘ün ‘Hat-Ay benim şahsi meselemdir. ‘ demesininden altındaki sır burada yatmaktadır.
Bölgenin kıymetini ve önemini biliyordu. Kasım ayından , ölmeden 2-3 ay önce hasta yatağından kalkıp Adana’ya gidip Hatay için Fransızlara gözdağı vermiştir. İsmet İnönü’ye hasta yatagındaki vasiyeti de Hat-Ay olmuştur.
Son arzusu Hataylı bir Türkiye Cumhuriyeti’ydi. Vefatından sonra 7 Temmuz 1939 ‘da sınırlarımıza girse de göremese de bunu başardı. Bu yüzden
Hat-Ay Atatürk’ün bize son mirasıdır….
                                    HAT-AY / Ay’ın Hattı… 

HABİB-İ NECCAR CAMİİ

Kahramanmaraş merkezli iki deprem ülkemizdeki zamana meydan okuyan tarihi eserlere de büyük zararlar verdi.

Hatay Antakya’da, Türkiye sınırları içinde inşa edilmiş ilk cami olduğu kabul edilen 1400 yıllık
Habib-i Neccar Camisi depremde enkaza döndü..

638 yılında eski Antakya'nın Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde Romalılara ait pagan tapınağının üzerine inşa edilen ve avlusunda 19. yüzyılda yapılmış bir şadırvan olan cami ilçenin Kurtuluş Caddesi üzerinde yer alıyordu.

Hz. İsa ‘dan sonra 12 havarisinden Yuhanna ve Pavlus ( Yahya ve Yunus ) nın Roma döneminde 3. Büyük şehri olan Hatay bölgesine gelip , burada hristiyanlığı yaymak istediler .

Hz. İsa ve Havarileri – Leonardo Da Vinci Son Akşam Yemeği Tablosu

Kabul etmeyen Paganların öfkesini dindirmek isteyen Habib-i Neccar ,  desteğe gelen havari Şem’un-u Sefa ve diğer havarilerle birlikte şehit edilir.

Şehit edildikleri ve türbelerinin bulunduğu bölgede ;

Hz. Ömer döneminde Anadolu’daki ilk camii olarak bilinen Habib-i Neccar Camii inşa edilir.

Habib-i Neccar Camii Altındaki Türbe –
-Habib-i Neccar ve 3 Havari -

Ayrıca tarihçi İoannis Malalas, 37 yılında üç havarinin Antakya'da İsa'nın mesajını anlattıklarında burada bir depremin olduğunu yazmıştır. Karye ve şehir olarak anılan Hatay, Yasin Suresi 13 ve 29. Ayetlerde havarilerin hikayesinde bahsedilmektedir.

Habib-i Neccar Cami'nin 6 Şubat 2023 depreminde yıkılması ilk değildir .

Cami, Osmanlı döneminde 1853 yılında bir depremde yıkılmış, sadece minaresi ayakta kalmıştır. Depremden sonra cami tekrar onarılmış ve şadırvan eklenmiştir.

Hatay şehri gibi hikayesi derin manalar taşıyan cami , yeniden ayağa kaldırılıp Anadolu’nun ilk camisi özelliğini , güçlü enerjisini ve maneviyatını korumaya devam edecektir….

ST. PİERRE KİLİSESİ

Saint Pierre Kilisesi veya Aziz Petrus Kilisesi Stauris Dağı'nın batısında kayalara oyulmuş 13 metre derinliğinde, 9,5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde bir mağaradan oluşuyor. 

Doğal bir mağara oluşumu olmasından da dolayı günümüzde var olan en eski kilisedir.

Antakya- Reyhanlı yolu üzerinde kente iki kilometre uzaklıkta Habib-i Neccar Dağı yakınında yer almaktadır. Doğal bir mağara olup eklemelerle kiliseye dönüştürülmüştür. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte;

İsa’nın on iki havarisinden biri olan Aziz Petrus’un ilk vaaz verdiği yer olduğuna ve mağarada cemaatin ilk kez ‘Hristiyan’ adını aldığına inanılmaktadır. Bu nedenle St. Pierre Kilisesi Hristiyanlığın ilk kilisesi olarak bilinir.

Doğal bir mağarayken eklemelerle kiliseye dönüştürülen yapı, 12. ve 13. yüzyıllarda Haçlılar tarafından ön cephesine yapılan ek inşaatla gotik tarza dönüştürüldü. Mağaranın tabanında 4. ve 5. yüzyıllara ait mozaik kalıntıları yer almaktadır. Ayrıca kilisede altar (sunak), niş içinde St. Pierre’nin küçük mermer heykeli, kutsal sayılan su ve saldırı esnasında cemaatin gizlice kaçmasına yarayan bir tünel de yer almaktadır.

TÜNELLER :

Samandağı bölgesinden Türkiye ve Ortadoğu ülkelerine açılan hatta Kudüse doğru devam eden tünelleri var. Haçlıların , tapınak şovalyelerinin kutsal emanetleri transfer ettikleri ya da stratejik olarak kullandıkları yerler …

Bazı geçitler insan eliyle yapılmış , bazı geçitler var olan su yolları ve fay kırıklıklarının güzergahında birleşen yerler….Bu da  bu bölgedeki o dönemin insanlarının taşın dilini  ve coğrafyayı büyük bir ustalıkla çözen ;

nerenin ne zaman açılacağı ya da nasıl bir fayda-zarar vereceğini çok iyi bilen bir toplum ….

Belirli takvimlerde belirli yeraltı-yerüstü hareketleri vardır bilinen bu özel bilgiler istenildiğinde bir tuzağa da dönüştürülebilir  ; örneğin hava durumunu önceden bilmek gibi…

Su taşkınları , yeraltı olaylarını belki de o dönemki insanlar bizim hava durumunu önceden bildiğimiz gibi bilebiliyorlardı.

Örneğin Hatay’daki bizim yer yüzeyinde gördüğümüz 3 metrelik 5 metrelik yarıklar belki

60-70 m aşağıdaki bir tünelde 50 cm e denk gelen bir değişim bir kapıyı kapatıp bir kapıyı açabilir ya da geçitin yönünü bile değiştirebilir….  ‘ Yelatı Kaşifi Esat Yalçın ‘

Hristiyanlığın Katolik, Ortodoks ve Protestanlık mezheplerine ayrılmadan önceki ilk kilisesi olarak da bilinen St. Pierre Kilisesi'nin istinat duvarındaki hasar havadan görüntüsü :

Kutsal olarak  ; Hz. Adem’den günümüze kadar dinlerin veya peygamberlerin bilgi bıraktığı , başlangıçların yapıldığı , enerjisi yüksek önemli bir bölge…

Kayıp Ahit Sandığı , Hz Musa nın kabrinin de bu bölgede olduğu araştırmacılar tarafından da tartışma konusu olmuştur.

Ahit Sandığı : Hz. Musa’ya Allah tarafından inen 10 Emir’in yazılı olduğu tabletleri muhafaza eden altın kaplamalı akasya sandık.

Ahit Sandığı'nın nerede olduğu hala bilinmemektedir. Tapınak Şövalyeleri, yüzlerce yıl boyunca bu sandığı aramış fakat bir sonuca ulaşamamıştır.

İnancın içerisinde bu bölgede Urfa ve çevresi de dahil olmak üzere  ; Hz. İsa , Hz. Musa’dan önce de din konuşan peygamberler vardı .

Hz Ademden başlayan  ; Hz. İbrahim’in mabedi , Hz Davud , Hz Danyel … öğretileri ve bilgileri bulunmaktadır.

Semavi dinlerin ve farklı görüşlerin ortak noktası ise dünyanın sonu geldiğinde yapılacak olan büyük bir savaşın var olmasıdır. 

İyilik ve kötülüğün savaşı olarak anılan son savaşın Hatay’ın Amik Ovası’nda başlayacağı kabul edilmektedir.

Armageddon ya da Melhâme-i Kübrâ :

İslam'da Melhame-i Kübra olarak bilinen savaş ile Hristiyanlık ve Musevilikte Armageddon olarak bilinen savaş dini kaynaklara göre Dünya'nın sonuna gelindiğinde olacağı kehanet edilen büyük kıyamet savaşının adıdır.