Son zamanlarda yaşanılan felaketlerden ötürü gerçekleşen can kayıplarımız hepimizi derinden etkiledi .
1999 depremini de yaşayan biri olarak depremin acısını ve etkisini maalesef iyi bilmekteyim.
Gölcük Depremi , 17 Ağustos 1999
Gölcük Depremi , 17 Ağustos 1999
99 depreminden sonraki deprem yönetmeliği çıkmış olsa da sadece 99 öncesi yapılar yıkılmadı. Yeni yapılan , onaylanan , çoğu müteahhitin sözde başında durduğu , çoğu yapı denetimin sözde denetlediği güvenli sandığımız birçok yapı yıkıldı ve can aldı….
Yıkılan binlerce binanın yapı kalitesi ve taşıyıcı sisteminden ötürü yıkıldığını ve insanın asıl öldüren şeyin gene insanın ellerinden çıkmış yapıların ve ihmallerin olduğu gerçeğiyle yüzleşmek gerçekten acı . Çok acı….
Önce insan sonra mimar gözüyle baktığımızda , kaybettiğimiz şey sadece yitip giden canlarımız değil sokaklarımız, caddelerimiz, semtlerimiz , şehirlerimiz, kültürlerimiz anılarımızdır da asılda… Hangisine üzüleceğiz… Hangisine ağlayacagız … Hangisini iyileştirmeye , ayağa kaldırmaya çalışacağız … Hala sorguluyorum…
Ve maalesef sistemin tek bir suçlusu yoktur bu felakette !
Mimar proje tasarlar , inş mühendisi statik taşıyıcı hesaplarını yapar . Belediyenin prosedürlerinden sonra inşaat ruhsatımız çıkar ve müteahhit inşaat yapımına başlar…
Görünürde her şey olması gerektiği gibi olduğu durumlarda da farklı faktörler de işin içine girebilir. Sadece müteahhitler değil , usta ve kalfalar da sorumlu tutulmalı , çünkü yanlış uygulamalar da yapının güvenliğini tehlikeye sokuyor. Örneğin müteahhit ve ekibi işini iyi yaptı ama ustanın biri etriyeleri doğru olmayan aralıklar ve bağlantılarla uyguladı ve sonuç tehlikeli bir yapı….
Nitelikli müteahhitlerimiz olmalı işinin ehli insanlar bu işi yapmalı , fakat inşaattan anlamayan veya eline biraz para geçen kişi müteahhit oldu . Ve bizler , halk veya talep edenler biraz daha ucuza yapıyor diye bu kişileri seçti…
Hatay , 6 Şubat 2023
Öncesi - Sonrası
– Yıkılan yapının proje hali –
1 hafta önce binlerce insan binaların altında can verdi. Daha dün başka bir şehirde inşaatın yükümlülüklerini yerine getirin diyen yapı denetim mühendislerini ,müteahhitlerden bazıları biz 17 yıldır böyle yapıyoruz onaylayacaksınız diye baskı yapmışlar ve mühendisleri üstüne dövmüşler :( Yazııkkkk… Hala çok yazık….
Yeni sistemler oluşturulup, müteahhit skalasını değiştirmesi ve bu konuda eğitim görmüş insanların inşaat yapabilme yetkisi getirilmesi gerektiğini düşünmekteyim …
Tüm bu can kayıplarının çogu sebebi inşaat sektöründeki eksik ve yanlış uygulamalar olduğu sürece hepimiz her zaman güçsüz olacağız…
Biz mimar ve mühendisler olarak her ne kadar yönetmeliklere uygun , nitekli yapılar tasarlayıp uygulanması konusunda her ne kadar ısrarcı olsak da sistemin temelinde yapı ekonomisi yatmakta olduğunu söylemek istiyorum…
İzlerken de hep kurban arıyoruz , müteahhit ,mühendis , mimar , zemin durumu , zayıf kolonlar , o bu şu vs….
Biraz kendimizi de sorgulamak istiyorum.
Bazı oluşumların temelinde halkın talebi de yatıyor…
Arz – talep meselesi…
Pazar ve Pay !
Örneğin , vatandaşın arazisi var. 5 kat imarı var . Müteahhitle anlaştı.
%50 - %50 misal….
Müteahhit geldi ben belediyede çözdüm bi şekilde 2 kat da fazladan atıcam sana da %50 daha fazla vericem dedi. Kabul eder mi vatandaş size soruyorum ?
Sonra geldi 10 kat fazla yapıcam yine %50 daha fazla senin olacak !
Kim kabul etmez ? %98 inin gözündeki dolarları hissedebiliyorum :S
Hakkından fazla istenilen pay arttıkça ve bunlara talep arttıkça kurumların da mimar ve mühendislerin işleri de gittikçe zorlaşıyor.
Öncelikle özdeğerlerimizle çatışmamamız lazım.
Yapı Ekonomisi nin temelinde dürüstlük , vicdan ve adalet yatar.
Halk : Dürüst , vicdanlı , müteahhit , mimar , mühendis ve ekip arkadaşları ile çalışırsa ona göre karşılığını alacaktır……
**Yazıdaki görseller yazarın arşivinden alınmıştır.
**Görsel Kaynaklar
https://www.ntv.com.tr/
https://medyascope.tv/
https://www.evrensel.net/
https://www.gazetevatan.com/
https://habermotto.com/