KİMİMİZ EMEĞİ İLE , KİMİMİZ EKMEĞİ İLE , KİMİMİZ DUASI İLE ORADAYDIK….
6 ŞUBAT 2023 …. 04.17 …
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ
Bir dolunay gecesiydi…
Her dolunay bir afet yaşanacağı anlamına gelmez ; lakin bazı büyük depremlerde ,
gezegen etkileşimlerine ve dolunay izlerine rastlıyoruz…
Bir sıkışmışlık ,bir enerji birikimi bir süredir hepimizin içinde olduğu gibi ; maalesef yerinaltında da varmışşş…
Pandemideki içe kapanışımız ve bireyselliğimiz sen ve ben olarak bizi her ne kadar ayrıştırsa da kollektif bilinçte hepimiz görünmez bağlarlar birbirimize bağlıyız. Yani aslında BİZ’iz …
Tüm Türkiye ; dil ,din, ırk, parti , yaş , cinsiyet ayırt etmeksizin 11 ilimizi etkileyen ve çok çok çok fazla canlarımızı yitirdiğimiz bu afette bir olup kenetlendi. Kollektif bilinçte biz olduğumuzu bir daha hatırladık ve birimizin canı hepimizin canı oldu. Derinden yaşadığımız bu acının tarifi çok zor olsa da ;
kimimiz emeğiyle , kimimiz ekmeğiyle , kimimiz duası ile oradaydı …
İzmir Mimarlar Odası da ilk günden beri deprem bölgesindeydi. Gerek yardımlar ile , gerek teknik bilgileri ile , gerek manevi olarak biz mimarlar da oradaydık .
Alanda da tek kişi olarak bir fayda sağlanamayacağı ; Biz bilinci ve iyi bir koordinasyon ile faydalı işler yapılacağını bir kez daha anladık.
Ben de 99 depremini yaşayan bir kişi olarak ; günlerce televizyonun karşısında kendimi , sorgulamış , hayıflanmış , serzenişte bulunmuş ve çaresizliğin anca böyle bir şey olduğunu düşünürken ; İzmir Mimarlar Odası’ndan mail aldım.
Hemen koordinasyonla ilgili Mimar Özüm Hanım ve Mimar Engin Bey ile iletişime geçtim.
Sonraki gün İzmir Mimarlar Odası Başkanımız İlker Bey ve gönüllü ekip ile odada tecrübe aktarımı ve genel bilgilendirme toplantısı yaptık.
T.C Çevre , Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı olarak İzmir Mimarlar Odası aracılığı ile gönüllü hasar tespit çalışmaları katıldık.Ve 3. Gün kendimi Hatay’da buldum …
İvedilikle geçen 9-10 günlük bu süreçte ; Mimar ve Mühendis ekip arkadaşlarımla yaşadığım tecrübeler , samimi anılar , Hatay’ın güzel insanlarını tanımak ve kalplerine biraz da olsa dokunabilmek belki iyileşirken iyileştirmek… Teknik sürecin yanında tarif edilemez duygulardı.
Biz ekipmanlarımızla sahadaydık. Uyku tulumu , baret , eldiven , çekiç , …
Süreçten ve kalacağımız yerden bihaber gittiğimiz bölgede ,
Dörtyol Meslek Yüksek Okulu Kyk Yurdunda kaldık.
Gittiğimiz ilk akşam bizi sıcak bakışları ve gülen yüzleri ile karşılayan yemekhane görevlisi Ali Dayı ve Mesude Abla’nın ilgisi beni şaşırtmıştı. Ufacık sosyal hayat problemlerimizde bile birbirimize surat astığımız ,birbirimize sırtımızı döndüğümüz mekanik yaşamların içinde ;
bu kadar kayıp veren , canı yanmış korkan yüreklerin bizleri sıcak karşılaması beni etkilemişti.
Ardı ardına tanıdığım ; yemekhane sorumlusu Nurten Hanım , Pervin abla , Şehnaz ve Birsen abla , güvenlik görevlileri ve yurt görevlileri … emekçi güzel insanlar .
Birsen Hanım - Şehnaz Hanım – Mesude Hanım – Pervin Hanım - Nurten Hanım – Ali Bey
O hengamede birbirimizi bulduğumuz sevgili oda arkadaşlarım Mimar Pelin ve Mimar Elif …
Teknik ekip ve birlik dayanışması gösterdiğimiz ekip arkadaşlarım … En güzel tesellilerin parçalarıydı …
İnş. Mühedisleri ; Ali Güngör , Sibel Tatar ,Serhat Yılmaz , Uygar Ünal
Mimarlar ; Hakan Karaman , Yusuf Salman , Selin Hazer
Altınçağ Mahallesinde görevli idik. Mahallenin bir bölümü tek ve çift katlı bahçeli yığma kagir evlerden oluşurken , bir bölümü çok katlı betonarme yapılardan oluşuyordu. Ayrıca Melez (Karma ) yapılar ağırlıktaydı. Bu yapıların çoğu halkın elinden çıkmış , mimar-mühendis hizmeti almamış yapılardı.
Ekip arkadaşım , değerli hocam Ali Bey hem sahada hem saha dışında bana ve bizlere kattığı bilgi ve tecrübeler beni çok şanslı hissettirdi.
Birlikte iyi bir sinerji yakalayıp ; sadece teknik hasar tespiti değil , bölgenin insanlarına da afet bilinci aşılama ve bilgilendirme çalışmaları da yaptık.
Sokak sokak , ev ev gezerken insanları hem dinleyip hem onlara sağlıklı bilgiler vermeye çalıştık. Görev bilinci ile sahada, evlerden birinden çıkarken ayakkabımın tekini yanlış giymişim.
Ardından ayağımı burksam da ne ben ne Ali Abi ayakkabıların farklı olduğunu fark edemedik taaa ki akşama kadar…
Altınçağ Mahalle Muhtarı Adnan Memili … Hangi sokağa girsek , çıksak motoru ile karşımızda. Her mahalleye lazım . Görev aşkı ile çalışan , ayrıca bizlerden benim evime önce bakın diye ayrıcalık istemeyen gerçek bir muhtar .
Sayın Muhtarımızın sloganı :
‘ Başın düşerse dara hemen Muhtar Adnan Memili ‘yi ara ‘
Ben de aradım ve 24 saat olmadan ayakkabım bulundu : ) Gerçekten her mahalleye lazım.
99 depreminden uzun yıllar geçmiş ve hayat telaşesi ile travmalarımızı unutmuşuz .
Her sokakta her evde yaşadığım 99 depreminin bir anısı canlandı gözümde. Her insanda bir parça kendimi , ailemi , İzmitimi gördüm sanki…
Teknik çalışma ve afet bilinci sohbetlerinin içinde gözlerim , yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışan bir kız çocuğuna ya da endişeli bir anneye denk geliyordu.
Çoğuyla birebir sohbet edip ilgilenmeye çalıştım ve gördüm ki insanlar sadece salt bir yardım ve teknik bir çalışma değil de aslında dokunulmak ve değer görmek istiyorlardı.
Ali Dayımın bir ‘Günaydın Ali Dayı ‘ cümlesine içten gülümsemesi , Mesude Ablamın küçücük bir veda notuna gözlerinin dolması , Kumsal’ımın oyuncak bebeğe attığı kahkaha , Saadet’imin ‘biz artık kardeşiz ; yine gel sana pasta yapacam ‘derkenki gözlerinin ışıltısı ,
………
Tıpkı her birimizin iç derinliklerindeki saf bir çocuk gibi…
1 bisküviyi bölüşen 38 kişi , mandalinası portakalı ile doyuran koca yürekli bir şehir …
Büyük bir sinerji , tek bir bilinç
Biz bilinci …
Ve özetle mahalleli bizi , biz mahalleliyi gerçekten çok sevdik…
Mesleğimizi salt robot gibi değil de duygularımızla yapmayı seçtik.
Biraz olsun yüreklere dokunabildiysek ; biraz olsun yüzlerini güldürebildiysek ne mutlu bizlere …
‘ Sevgi iyileştirici ve dönüştürücü bir güçtür ‘







