Kent, tarihin hemen hemen her döneminde değişik anlamlara sahip olan dinamik bir kavramdır. Gerek literatürde gerekse yasal düzenlemelerde, her zaman ve her ülke için geçerli olabilecek bir kent tanımı yapılmadığı bilinmektedir. Günümüzde ülkeler yasal düzenlemelerde ve uygulamalarda kullanılmak üzere kendi koşullarına uygun nüfus büyüklüğü, nüfus yoğunluğu, sektörel dağılım gibi ölçüler kullanarak kendi tanımlarını yapmaktadır. Aristo'ya göre kent, insanların daha iyi bir yaşam sürmek için toplandıkları yerler olarak tanımlanırken, insanların yaşam nedenlerini ekonomik ve güvenlik ihtiyacı kapsamında ele alan İbni Haldun ise kentlerin endüstri merkezleri olma özelliklerini öne çıkartmıştır. Gelişen zaman içerisinde; özellikle sanayi devriminin etkisiyle kent kavramının içeriği bütünüyle değiştirmiştir.
Günümüzde Kentlerin hızlı değişmesi ve gelişmesine paralel olarak kentlerle ilgili yenilikçi, düşünsel, ekolojik, sürdürülebilir, rekabetçi gibi yeni kavramların ortaya çıktığı görülmektedir.
Kentler sağladıkları avantajlı yönlerini ön plana çıkartarak marka değerler oluşturmakta ve bu yönleriyle küresel ölçekte rekabete açılmaktadır. Dünyada artık ülkeler değil, şehirler rekabet ediyor. Bugün Almanya ile Fransa’nın ya da ABD ile İspanya’nın rekabetini değil, Berlin ile Barcelona’nın, Paris ile New York’un birbirleriyle rekabet içinde olduğuna şahit oluyoruz.
Türkiye’nin 2023 yılı stratejik hedeflerinde, on küresel marka oluşturmak ve ülkenin rekabet gücünü arttırarak ilk on ekonomi arasına girmek bulunmaktadır. Bu vizyonu destekleyecek en önemli araçlardan birisi de hiç şüphe yok ki rekabet gücü yüksek marka şehirler oluşturulmasıdır.
Tam da bu kapsamda kentleri tüketmeden ekolojik dengeyi koruyarak kentin sahip olduğu potansiyeli gözeterek ona tüm dünyada marka değeri kazandırabilecek yeni bir kavram yüklemenin zamanı gelmiştir.
SESSİZ KENT
Kentteki tüm endüstriyel fabrikaların, toplu taşıma ve yük taşımacılığı yapan ağır tonajlı araçların, karbon salınımı ile çalışan tüm araçların elektrikli hâle dönüştürülmesi, kentteki tüm sistemlerin karbon salınımından arındırılması, endüstriyel üretimde enerji ihtiyacının yenilenebilir kaynaklardan sağlanması ve bu modele uygun üretimlerin yapılması için teşviklerin önerilmesi, ekolojik çevre ve doğal yaşam olanaklarının korunması, rahatsız edici boyuttaki yüksek seslerin engellenmesi ve tüm bunların sürdürülebilir kılınması ile bir kentin sessiz bir şehir haline dönüştürülmesi hedeflenmiştir. Metropolitan düzeyde bir çalışmayı dünya gündemine getirmek ve bu kapsamda yeni bir model önerisinde bulunmak mümkündür.