Suçluların iadesi taleplerimizin kabul edilmemesi ve bu konudaki belirsizliklerin aydınlatılması için bugünkü yazımızın konusunu suçluların iadesi seçtik. Bulunduğu ülkede suç işleyip te, kendini cezadan kurtarmak için başka ülkelere kaçanların, yargılanmalarını sağlamak ya da cezalarını infaz etmek üzere kaçtıkları ülkeden istenmelerine suçluların iadesi denir. Tüm uygar ülkelerce suç kabul edilen fiillerin faillerinin, hangi ülkeye kaçarlarsa kaçsınlar yargılanmaları ve cezalandırılmaları asıldır. Suçluların iadesi uluslararası ve ülkeler arası antlaşmalar ile belli kurallara bağlanmıştır.
Türkiye Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine ve bu Sözleşmenin Ek 2 Nolu Protokolüne taraftır. Ülkemiz ile bu sözleşmeye taraf olan diğer 33 ülke arasındaki suçluların iadesi, bu sözleşme hükümlerine göre yapılır. Anılan sözleşmenin Ek1-3 ve 4 Nolu Protokollerine ise henüz taraf değildir. Anılan sözleşmede aşağıdaki ilkeler benimsenmiştir;
Her türlü suç sanığı ya da hükümlüsü iade edilmez. İadesi istenen kişinin suçu, iade istenilen tarafça siyasi bir suç veya böyle bir suçla irtibatlı suç olarak değerlendirildiği takdirde suçlu iade edilmeyecektir. İadesi istenen kişinin suçunun cezası bir yıldan azsa veya hükümlü ise kesinleşmiş cezası dört aydan azsa iade talebi ret olunur.
İade talep edilen taraf, iade talebinin, iadesi istenen kişinin ırkı, dini, milliyeti veya siyasi kanaatinden dolayı cezalandırmak gayesi ile yapıldığına kanaat getirirse iade talebi kabul edilmeyecektir.
Her ülke kendi vatandaşını iade etmeme hakkına sahiptir. Vatandaş iade edilmezse şartları varsa, iade talep dosyası geldikten sonra adli tahkikat yapabilir ve iade talep eden ülkeye bilgi verilir.
Suçun işlendiği yer iade talep edilen ülke sınırları içinde ya da ülke sınırları içinde sayılan bir yer ise iade talebi kabul edilmeyebilir. İade talebine konu suç, iade isteyen ülke sınırları dışında işlenmişse, iade talep edilen ülke mevzuatı bu suçun takibine veya bu suçun failinin iadesine cevaz vermiyorsa iade talebi ret olunabilir.
İadesi istenen kişinin atılı suçları hakkında, iade talep edilen ülke de takibat yapmakta ise talep ret olunabilir. İadesi istenen kişi hakkında, iade istenen devletin yetkili makamlarınca nihai karar verilmiş veya hakkında takibat yapılmamasına karar verilmiş ise iade talebi ret olunabilir.
Dava ve cezanın iade talep eden veya iade talep edilen ülke yasalarına göre zamanaşımına uğraması halinde iadeye cevaz yoktur.
İadesi talep edilen kişinin fiili, iade talebinde bulunan ülkenin yasalarına göre idam cezasını gerektiriyorsa ve iade talep edilen ülke yasalarında idam cezası yoksa veya idam cezası umumiyetle infaz edilmiyorsa, iade talep eden ülke idam cezasının infaz edilmeyeceğine dair kafi teminat verirse iade yapılabilir.
İade talebi yazılı ve diplomatik yollardan yapılır. Talebe mahkeme kararının ya da tevkif müzekkeresinin aslı veya onaylı sureti, tatbik edilen ve edilecek yasa maddeleri, suçun delilleri, soruşturma veya kovuşturma evrakının tamamı eklenir. İade talep edilen ülke ek belge ve bilgi isteyebilir.
İade edilen kişi, iade eden ülkenin izni olmadıkça iade edildiği suçtan başka bir suçtan yargılanamaz, tutuklanamaz. Ancak iade edilen kişi, iade edildiği suçla ilgili serbest kalmasından itibaren 45 gün içinde iade edildiği ülkeyi elinde imkan olduğu halde terk etmez veya iade edildiği ülkeye geri dönerse yargılanabilir. İadesi istenen suçlunun suçunun unsurları iade talep eden ülke tarafından değiştirilip, iade imkanı getirilmişse iade talebi kabul edilebilir. İade edilen bir suçlunun iadesini üçüncü bir ülke talep ederse, ancak iade kararı veren ülkenin yazılı izni olursa iade mümkündür.
Acele hallerde 40 günü geçmemek üzere iadesi talep edilen suçlu geçici olarak yetkili makamlarca tutuklanabilir. Geçici tutuklanan kişi her zaman serbest bırakılabilir ve tutuklama dışında tedbirler uygulanabilir. Birden fazla ülke bir suçlunun aynı veya değişik fiillerden iadesini talep ederse, talep edilen ülke, bütün şartları, suçların ağırlık nispetini, işlendikleri yeri, taleplerin tarihlerini, iadesi istenen şahsın milliyetini ve bilahare başka bir devlete iade imkanını nazara alarak karar verir. İade talebinin reddi halinde nedenleri yazılı olarak iade talep eden ülkeye bildirilir.
Ülkemiz ayrıca aşağıdaki sözleşmelere taraftır :
1- Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi
2- Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin B.M. Sözleşmesi
3- Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair B.M. Sözleşmesi. Terör suçlularının iade taleplerinde konusuna göre bu sözleşmelere atıf yapılmalıdır.
Ülkemiz ile A.B.D., Kazakistan, Moğolistan, Tunus, Libya, Ürdün, Fas, Mısır gibi ülkeler arasında suçluların iadesine ilişkin ikili antlaşmalar vardır. İade talepleri ikili antlaşma hükümlerine göre yapılmalıdır.
Suçluların iadesi konusunda devlet olarak eksiğimiz, soruşturmaların ve kovuşturmaların titiz bir şekilde yapılmamasıdır. Soruşturmanın gizliliğine, masumiyet karinesine tam uyduğumuz söylenemez. Bağımsız devlet olarak kendi yasamızı yapma hakkımız elbette vardır. Ancak imzaladığımız uluslararası antlaşmalara uygun davranmak zorundayız. TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe konulan uluslararası antlaşmaların Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülemez. Bu nitelikteki antlaşmalar Anayasa’nın üstünde normlardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul ettiğimizden bize ne bu mahkeme kararlarından diyemeyiz. Bu mahkeme kararlarına uymak zorundayız. Meslek hayatım boyunca soruşturma ve kovuşturmalarda belgelendirme hususunda çok zayıf olduğumuzu gördüm. Olay tutanakları, bir şeyi ispata yarayan tutanaklar eksik yapılıyordu. Kamu görevlilerimiz ortaya çıkardıkları bazı yasaya aykırılıkları belgelendirmekte yetersiz kalmaktadır. Biz suç faillerini kendi mantığımıza göre yakalayıp cezalandırıyoruz. Bazı kamu görevlileri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne riayet etmiyor ya da hükümlerini bilmiyor. Görevde iken Adalet Bakanlığı istatistiki bilgi için Avrupa İnsan Haklarına göre verdiğim kararları istedi, bir tane ifade özgürlüğüne ilişkin kararımı gönderebildim. Yıllarca Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde askeri hakim var diye, ülkemiz mahkemeler bağımsız değil, adil yargılama yapılmıyor diye A:İ:H:M.’de mahkum oluyordu. Bu mahkemelerden askeri hakimleri çıkarmakla kalmadık, askeri mahkemeleri kaldırdık.
FETÖ/PDY binlerce yıllık devlet geleneğimizi de yıktı. Ülkemizde FETÖ/PDY mensupları yargıda ve idarede etkin oldukları dönemde, terörist tanımını o kadar genişlettiler ki kendilerine muhalif olan herkese terörist veya suç örgütü üyesi yaftası yapıştırdılar. Bir ara dünyada en fazla terörist şüphelisi olan ülke konumuna geldik. Bundan dolayı bizim şimdi terörist dediğimiz kişilere pek çok ülke inanmıyor. FETÖ yüksek mahkemeleri ve yargıyı ele geçirip pek çok kişiyi yargı eliyle mahkum etti. Bu hainler meslekten ihraç edilmiş olmalarına rağmen kararları hala yürürlüktedir. Terörist bir hakimin kararıyla terör suçundan mahkum olan birinin iade talebinin kabul edilme ihtimali azdır. Bu nedenlerle iade taleplerinin gerekçeli olması varsa tüm delillerin talepnameye eklenmesi gereklidir.
Türkiye adına lobicilik faaliyetinde bulunan elçilik ve konsolosluk görevlilerinden pek çok FETÖ’cü çıktı ve mesleklerinden ihraç edildi. Bu hainler görevde iken ülkemiz lehine faaliyette bulunmadıkları gibi ülkemiz aleyhine propaganda yapmışlardır. Bu hainler iade edilmediği için halen bulundukları ülkede ülkemiz aleyhine faaliyetlerini sürdürmektedirler, kamu erki ellerinden alınmasına rağmen çok iyi organize olduklarından, sahip oldukları finans gücü ve çıkarlarına hizmet ettikleri emperyalist devletlerin yardımları ile etkin şekilde hainliklerini sürdürmektedirler. Bu hainlerin propagandasına karşı daha etkin karşı propaganda yapmalıyız. Vatanını milletini sevmeyenlere ve işinin ehli olmayanlara kamu görevi vermemeliyiz.
Ülkemizde hainler kadar onlarla mücadele edecek vatanını milletini seven cesaretli donanımlı kişilerde vardır. Hainlerle yurt dışında mücadele edebilecek bu kişilere kamu görevi ve erki verilmelidir.
Asım Korkut
Emekli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı