(Haber Fuari / Özel Haber)- ABD için Michael Rubin, Rusya için Aleksandr Dugin ne ise Türkiye için de İbrahim Çetin o…
Rubin, Dugin ve Çetin az ama öz açıklamalar yapan ve ülkelerin derin politikaları hakkında mesajlar veren isimler. Son olarak Dugin’e Batı bloku tarafından suikast düzenlenmiş, son anda saldırıdan kurtulan Dugin yerine kızı can vermişti. İsmi verilen kişilerin ülkeleri ve dünya siyaseti açısından önemini bu suikast örneği yeterince açıklamaktadır.
2023 Yılı hakkında öngörülerine başvurulan Çetin, komşu ülkelerle ilişkilerimize Türk derin aklının bakışı ve hazırlıkları konusunda gündeme bomba gibi düşen açıklamalar yaptı. Tehditvâri açıklamalardan birçok uluslararası siyasi lider, uluslararası kuruluşlar ve ülkeler de payını aldı.
YUNANİSTAN’A VE İRAN’A ÜST PERDEDEN TEHDİT
Türk derin aklı ile Yunan devletinin ilk defa karşılıklı olarak savaşı istediklerini ve savaşa hazırlandıklarını vurgulayan Çetin, Yunanistan’ın Türkiye’ye saldırmak için büyük İstanbul depremini veya Türkiye’nin Ortadoğu’da yıpratıcı bir operasyonla zayıflamasını, o da olmazsa darbe gibi bir olayla Türkiye’de yönetim zaafiyeti doğmasını kolladığını; Türkiye’nin ise Yunanistan’a saldırmak için Çin-ABD Savaşını beklediğini öne sürdü. Ancak bütün bu hesaplanan hadiseler olsun ya da olmasın bir Türk-Yunan Savaşının en geç 2030’a kadar mutlak surette çıkacağını; çünkü çıkması gerektiğini, şu an Ege’deki tablonun Türkiye için asla kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Diğer yandan Türkiye’nin savaş sanayiindeki gelişmelerinin bir kararlılık göstergesi olduğunu ancak henüz yeterli düzeye erişmediği için Türkiye’nin savaşa hazır olmadığını da söyleyen Çetin, Türkiye için biraz daha zamana ihtiyaç var dedi.
Çetin, Türkiye’nin İran ve Şii politikasının da değiştiğini, Mahsa Amini olaylarının Türkiye’nin İran’a bir meydan okuması olduğunu sözlerine ekledi. Türk istihbaratının artık global düzeyde operasyon gücüne sahip olduğunu; Fransa, Almanya, İngiltere, ABD gibi ülkelerde artık asla huzur ve sükun ortamı bulunmayacağını belirtti.
HARİTALAR YENİDEN ŞEKİLLENECEK
Avustralya, Kanada, ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerin devasa yüzölçümlerinin çok rahatsız edici ve hakkaniyete aykırı olduğunu öne süren Çetin; bu haksızlığın artık sona ermesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Artan global nüfusu aşılarla soykırıma uğratmak yerine nüfusun tenha kıtalara ve tenha ülkelere sevk edilmesi gerektiğini savunan Çetin, ülke sınırlarının önümüzdeki süreçte tartışmaya açılacağını iddia etti.
NATO CAN ÇEKİŞİYOR, MÜTTEFİK KAVRAMI DEĞİŞİYOR
NATO, Birleşmiş Milletler ve diğer bazı global örgütlerin artık varoluş esprisini ve global saygınlığını yitirdiğini açıklayan Çetin, müttefiklik kavramının ve ittifakların ciddi değişime gebe olduğunu belirtti. Türkiye’nin Kuzey Akdeniz’de güvendiği tek müttefikinin İtalya, tüm NATO’daki gerçek müttefiklerinin ise Macaristan, Polonya ve Baltık ülkeleri olduğunu; söz konusu ayrışmanın Türk derin aklınca sürekli palazlandığını ve bu ayrışmanın NATO’yu bitireceğini müjdeledi. Türkiye’nin Avrupa’da kurduğu yeni bloğa zaman içinde Ukrayna’nın ve bazı Balkan ülkelerinin katılması da bekleniyor.
Asya’da ise Türkiye ile Japonya arasında yeni bir ittifak doğuyor. Türk Cumhuriyetlerinin ve Pakistan’ın desteği ile bu ittifaka yeni bir boyut da geliyor. Karşı cephede ise Çin ve Hindistan ile ardılları var.
Afrika’daki uyanışı da ciddiyetle takip etmek gerekiyor. Uyanan Afrika kendine Avrupa dışından müttefikler, belki de hâmiler arayacak. Bu süreçte Türkiye, sahadaki rakipleri Çin ve Rusya’ya nazaran önemli avantajlara sahip.
Dolar eksenli tek kutuplu dünya düzenine son vermek içinse Birleşmiş Milletlere alternatif bir ulusararası örgüt kurulması gündeme gelebilir. Merkezi İstanbul olarak dizayn edilecek ve Türkiye’nin başını çekeceği bu yeni örgütlenme ile birlikte Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası, IMF gibi birçok uluslararası şer yuvasının nüfuzu da kırılmış olacak. Ancak böyle bir girişim için Türkiye’nin yanına Rusya’yı ve İslam ülkelerini alması şart. Türk derin aklı bunun projelendirmesini yapıyor ancak Türk politikacıları ve Türk kamuoyu henüz böyle projeleri anlayabilecek kapasiteye ve cesarete sahip olmadığı için uygun bir zemin yakalanmış değil. Bu noktada Çetin, Türk derin aklının iktidar ya da muhalefet tarafını tutmadan bağımsız şekilde çalıştığını ve en az elli yıl sonrasının vizyonunu çizmeye çalıştığını, hazırlıklarını buna göre yaptığını aktarıyor.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI TÜRK DERİN AKLININ TASARIMINA GÖRE ŞEKİLLENECEK
Son zamanlarda açıkça Türkiye düşmanlığı yapan Çin ve Hindistan’ın hizaya sokulmasının sadece Türkiye için değil tüm dünya için büyük önem arz ettiğini belirten Çetin, 3. Dünya Savaşının Çin-ABD çatışması ile başlayacağını, akabinde Avustralya ve Hindistan’ın da Çin’e karşı mevzileneceğini ve devamında Pakistan’ın sonra da Türkiye’nin –Çin cephesinden bağımız olarak- ardıllarıyla birlikte Hindistan’a yükleneceğini, bütün bu süreci başlatacak ve şekillendirecek gücün ise sahadaki etkin Türk istihbaratı olduğunu vurguladı. ABD’nin de Çin’in de aslında böyle bir savaş istemediğini ancak sahadaki operasyon unsurları tarafından bu savaşa itileceklerini aktaran Çetin, Kaşif Kozanoğlu’nun öldürülmesi nedeniyle sahadaki aktif faktörlerin gücünün kırıldığını ve sürecin on yıllık gecikmeye uğradığını iddia etti. Çetin, ne olursa olsun hedefe kilitlenildiğini, savaş çıkarmanın zor bir iş olmadığını ve 3. Dünya Savaşının da mutlaka çıkması gerektiğini; ancak doğru zamanlamanın önemine işaret ederek bu konuda özel bir ihtimam gösterildiğini sözlerine ekledi.
YENİ DÜNYA DÜZENİNE KARŞI DİRENİYORUZ
ABD’nin şeytana tapan siyonist derin aklının tüm dünyada masonlarla örgütlendiğini ve yeni dünya düzeni için 11 Eylül 2001’de düğmeye basıldığını hatırlatan Çetin, yeni dünya düzeni projesini yoldan çıkaracak, ezberleri bozacak ve şeytani planları tersyüz edecek tek enstrümanının dünya savaşı olduğunu, başka bir çare ya da çözüm bulunmadığını öne sürdü. Türk derin aklının bu öngörüsüne Rusya’nın da katıldığını, bu sebeple Türkiye ile Rusya’nın gizli ajanda ile ortak stratejiler geliştirdiğini ve Türkiye’nin stratejik müttefikinin artık Rusya olduğunu ifade etti. Buna rağmen Türkiye’nin ne ABD ne de Rusya tarafında olduğunu, üçüncü güç olarak kendi yol haritasını çizdiğini ve günün sonunda bağımsız hareket edildiğini belirtti.
KIYAMET İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI
Türkiye’nin maddi ve manevi çok önemli hazinelere sahip olduğunu, bu hazinelerin ortaya çıkarılma ve kullanıp faydalanılma zamanının geldiğini, bütün bunların ise yine iç siyasetten bağımsız şekillendiğini, zira Türkiye’nin kaderinin böyle yazılı olduğunu savunan Çetin, Tabut-u Sekîne’nin, benzersiz İncil ve Tevrat nüshalarının ve daha birçok önemli emanetin Türk istihbaratının kontrolünde tutulduğunu ve yeraltında çıkarılmayı bekleyen tonlarca altın materyal ile tarihi yeniden yazdıracak dev kültürel mirasın ve nadir toprak elementleri, bor, toryum gibi madenlerin Türkiye’nin gelişimine olağanüstü katkılar sunmaya başladığını öne sürdü.
Söz konusu gelişmelerin ise kişiler ve kurumlardan ayrık olarak ilahi bir takvimle belirlendiğini, kıyamet için geri sayımın başladığını ve kıyamete giden yolda Türkiye’nin merkezî bir konumda yer aldığını ifade eden Çetin, 2023 ile birlikte Türkiye gündeminin sürprizlerle çalkalanacağını, özellikle 2023’ün ikinci yarısına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Rubin, Dugin ve Çetin az ama öz açıklamalar yapan ve ülkelerin derin politikaları hakkında mesajlar veren isimler. Son olarak Dugin’e Batı bloku tarafından suikast düzenlenmiş, son anda saldırıdan kurtulan Dugin yerine kızı can vermişti. İsmi verilen kişilerin ülkeleri ve dünya siyaseti açısından önemini bu suikast örneği yeterince açıklamaktadır.
2023 Yılı hakkında öngörülerine başvurulan Çetin, komşu ülkelerle ilişkilerimize Türk derin aklının bakışı ve hazırlıkları konusunda gündeme bomba gibi düşen açıklamalar yaptı. Tehditvâri açıklamalardan birçok uluslararası siyasi lider, uluslararası kuruluşlar ve ülkeler de payını aldı.
YUNANİSTAN’A VE İRAN’A ÜST PERDEDEN TEHDİT
Türk derin aklı ile Yunan devletinin ilk defa karşılıklı olarak savaşı istediklerini ve savaşa hazırlandıklarını vurgulayan Çetin, Yunanistan’ın Türkiye’ye saldırmak için büyük İstanbul depremini veya Türkiye’nin Ortadoğu’da yıpratıcı bir operasyonla zayıflamasını, o da olmazsa darbe gibi bir olayla Türkiye’de yönetim zaafiyeti doğmasını kolladığını; Türkiye’nin ise Yunanistan’a saldırmak için Çin-ABD Savaşını beklediğini öne sürdü. Ancak bütün bu hesaplanan hadiseler olsun ya da olmasın bir Türk-Yunan Savaşının en geç 2030’a kadar mutlak surette çıkacağını; çünkü çıkması gerektiğini, şu an Ege’deki tablonun Türkiye için asla kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Diğer yandan Türkiye’nin savaş sanayiindeki gelişmelerinin bir kararlılık göstergesi olduğunu ancak henüz yeterli düzeye erişmediği için Türkiye’nin savaşa hazır olmadığını da söyleyen Çetin, Türkiye için biraz daha zamana ihtiyaç var dedi.
Çetin, Türkiye’nin İran ve Şii politikasının da değiştiğini, Mahsa Amini olaylarının Türkiye’nin İran’a bir meydan okuması olduğunu sözlerine ekledi. Türk istihbaratının artık global düzeyde operasyon gücüne sahip olduğunu; Fransa, Almanya, İngiltere, ABD gibi ülkelerde artık asla huzur ve sükun ortamı bulunmayacağını belirtti.
HARİTALAR YENİDEN ŞEKİLLENECEK
Avustralya, Kanada, ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerin devasa yüzölçümlerinin çok rahatsız edici ve hakkaniyete aykırı olduğunu öne süren Çetin; bu haksızlığın artık sona ermesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Artan global nüfusu aşılarla soykırıma uğratmak yerine nüfusun tenha kıtalara ve tenha ülkelere sevk edilmesi gerektiğini savunan Çetin, ülke sınırlarının önümüzdeki süreçte tartışmaya açılacağını iddia etti.
NATO CAN ÇEKİŞİYOR, MÜTTEFİK KAVRAMI DEĞİŞİYOR
NATO, Birleşmiş Milletler ve diğer bazı global örgütlerin artık varoluş esprisini ve global saygınlığını yitirdiğini açıklayan Çetin, müttefiklik kavramının ve ittifakların ciddi değişime gebe olduğunu belirtti. Türkiye’nin Kuzey Akdeniz’de güvendiği tek müttefikinin İtalya, tüm NATO’daki gerçek müttefiklerinin ise Macaristan, Polonya ve Baltık ülkeleri olduğunu; söz konusu ayrışmanın Türk derin aklınca sürekli palazlandığını ve bu ayrışmanın NATO’yu bitireceğini müjdeledi. Türkiye’nin Avrupa’da kurduğu yeni bloğa zaman içinde Ukrayna’nın ve bazı Balkan ülkelerinin katılması da bekleniyor.
Asya’da ise Türkiye ile Japonya arasında yeni bir ittifak doğuyor. Türk Cumhuriyetlerinin ve Pakistan’ın desteği ile bu ittifaka yeni bir boyut da geliyor. Karşı cephede ise Çin ve Hindistan ile ardılları var.
Afrika’daki uyanışı da ciddiyetle takip etmek gerekiyor. Uyanan Afrika kendine Avrupa dışından müttefikler, belki de hâmiler arayacak. Bu süreçte Türkiye, sahadaki rakipleri Çin ve Rusya’ya nazaran önemli avantajlara sahip.
Dolar eksenli tek kutuplu dünya düzenine son vermek içinse Birleşmiş Milletlere alternatif bir ulusararası örgüt kurulması gündeme gelebilir. Merkezi İstanbul olarak dizayn edilecek ve Türkiye’nin başını çekeceği bu yeni örgütlenme ile birlikte Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası, IMF gibi birçok uluslararası şer yuvasının nüfuzu da kırılmış olacak. Ancak böyle bir girişim için Türkiye’nin yanına Rusya’yı ve İslam ülkelerini alması şart. Türk derin aklı bunun projelendirmesini yapıyor ancak Türk politikacıları ve Türk kamuoyu henüz böyle projeleri anlayabilecek kapasiteye ve cesarete sahip olmadığı için uygun bir zemin yakalanmış değil. Bu noktada Çetin, Türk derin aklının iktidar ya da muhalefet tarafını tutmadan bağımsız şekilde çalıştığını ve en az elli yıl sonrasının vizyonunu çizmeye çalıştığını, hazırlıklarını buna göre yaptığını aktarıyor.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI TÜRK DERİN AKLININ TASARIMINA GÖRE ŞEKİLLENECEK
Son zamanlarda açıkça Türkiye düşmanlığı yapan Çin ve Hindistan’ın hizaya sokulmasının sadece Türkiye için değil tüm dünya için büyük önem arz ettiğini belirten Çetin, 3. Dünya Savaşının Çin-ABD çatışması ile başlayacağını, akabinde Avustralya ve Hindistan’ın da Çin’e karşı mevzileneceğini ve devamında Pakistan’ın sonra da Türkiye’nin –Çin cephesinden bağımız olarak- ardıllarıyla birlikte Hindistan’a yükleneceğini, bütün bu süreci başlatacak ve şekillendirecek gücün ise sahadaki etkin Türk istihbaratı olduğunu vurguladı. ABD’nin de Çin’in de aslında böyle bir savaş istemediğini ancak sahadaki operasyon unsurları tarafından bu savaşa itileceklerini aktaran Çetin, Kaşif Kozanoğlu’nun öldürülmesi nedeniyle sahadaki aktif faktörlerin gücünün kırıldığını ve sürecin on yıllık gecikmeye uğradığını iddia etti. Çetin, ne olursa olsun hedefe kilitlenildiğini, savaş çıkarmanın zor bir iş olmadığını ve 3. Dünya Savaşının da mutlaka çıkması gerektiğini; ancak doğru zamanlamanın önemine işaret ederek bu konuda özel bir ihtimam gösterildiğini sözlerine ekledi.
YENİ DÜNYA DÜZENİNE KARŞI DİRENİYORUZ
ABD’nin şeytana tapan siyonist derin aklının tüm dünyada masonlarla örgütlendiğini ve yeni dünya düzeni için 11 Eylül 2001’de düğmeye basıldığını hatırlatan Çetin, yeni dünya düzeni projesini yoldan çıkaracak, ezberleri bozacak ve şeytani planları tersyüz edecek tek enstrümanının dünya savaşı olduğunu, başka bir çare ya da çözüm bulunmadığını öne sürdü. Türk derin aklının bu öngörüsüne Rusya’nın da katıldığını, bu sebeple Türkiye ile Rusya’nın gizli ajanda ile ortak stratejiler geliştirdiğini ve Türkiye’nin stratejik müttefikinin artık Rusya olduğunu ifade etti. Buna rağmen Türkiye’nin ne ABD ne de Rusya tarafında olduğunu, üçüncü güç olarak kendi yol haritasını çizdiğini ve günün sonunda bağımsız hareket edildiğini belirtti.
KIYAMET İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI
Türkiye’nin maddi ve manevi çok önemli hazinelere sahip olduğunu, bu hazinelerin ortaya çıkarılma ve kullanıp faydalanılma zamanının geldiğini, bütün bunların ise yine iç siyasetten bağımsız şekillendiğini, zira Türkiye’nin kaderinin böyle yazılı olduğunu savunan Çetin, Tabut-u Sekîne’nin, benzersiz İncil ve Tevrat nüshalarının ve daha birçok önemli emanetin Türk istihbaratının kontrolünde tutulduğunu ve yeraltında çıkarılmayı bekleyen tonlarca altın materyal ile tarihi yeniden yazdıracak dev kültürel mirasın ve nadir toprak elementleri, bor, toryum gibi madenlerin Türkiye’nin gelişimine olağanüstü katkılar sunmaya başladığını öne sürdü.
Söz konusu gelişmelerin ise kişiler ve kurumlardan ayrık olarak ilahi bir takvimle belirlendiğini, kıyamet için geri sayımın başladığını ve kıyamete giden yolda Türkiye’nin merkezî bir konumda yer aldığını ifade eden Çetin, 2023 ile birlikte Türkiye gündeminin sürprizlerle çalkalanacağını, özellikle 2023’ün ikinci yarısına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Derin devlet her zaman böyle farklı bir dilden konuşur. Mesajı alması gerekenler alır.