O olmasaydı, bizler Atatürk’ü sadece tarih sayfalarına yazdırdığı zaferlerinden tanıyacaktık. Hangi savaşa gitti, ne stratejiler uyguladı, kimlerle anlaşmalar yaptı.
Ama onun sayesinde hangi türküleri sever, hangi kadını daha çok sevdi, rakısını nasıl içti, kime güvendi, kimden vazgeçti hepsini öğrendik.Çünkü O bizlerin Atatürk Hafızası oldu.Bugün Atatürk’ü tanımamızda, onu bu kadar sevmemizde önemli rol oynayan Salih Bozok'u tanıyacağız.
Salih Bey, sonradan soy adı kanunu ile bizzat Atatürk'ten aldığı soy adı ile birlikte Salih Bozok.1881 yılında Selanik'te dünyaya geldi.Annesi Çelebi Hanım, babası Safer Efendi ve vasiyetinde bile onun yanında olmak istediğini yazdığı Nuri Conker ise kayınbiladeri.Mustafa Kemalin'de Hem mahalleden hem de okuldan arkadaşı aynı zamanda 3. kuşaktan akrabalıkları da var. Şemsi Efendi İlkokulun'da,Selanik Askeri Rüştiyesinde ve Manastır Askerî İdadisi'nde beraber dirsek çürüttüler. 1903'te Harp Okulunu'da aynı zamanda bitirdiler.Ancak ondan sonra Mustafa Kemal'le yolları ayrıldı.Salih Jandarma sınıfına seçildi Türk Ordusu'na katıldı. Mustafa Kemal ise Harp Akademisine devam ederek Kurmay oldu. Salih Bozok'un ilk görev yeri Bulgaristan sınırındaki bir karakoldu. 9 ay çalıştıktan sonra teğmen rütbesiyle iskeçe kasabasında bir birliğe nakil oldu. Yıl 1907 olduğunda bu göreve devam ediyordu. Zamanın parasıyla maaşı 337.50 kuruştu. Burdayken İttihat ve Terakki cemiyetine katıldı. II. Meşrutiyetin ilanından sonraysa Selaniğe Öğretmen Subay olarak atandı. O sırada Mustafa Kemal'de kol ağası görevindeydi. Bu çocukluk arkadaşlığının yeniden ve birdaha ayrılmamacasına bir araya gelmesine vesile olmuştu.Bir gün selanikteki meşhur Olimpos Gazinosu'nda otururlarken dostlarına gelecekte nasıl iktidara geleceğindenve kimlere ne görev vereceğinden bahsetmişti.Arkadaşlarına vereceği görevleri bildirtikten sonra sıra Salih Bozoğa gelir ve Mustafa Kemal ''Salih seninle hiç ayrılmayacağız, seni yaverim yapacağım'' der.Peki sen ne olacaksın diye soranlara da ''Ben size bu görevleri verecek adam olacağım'' cevabını verir.
Zaman geçince Mustafa Kemal dediklerini birer birer yapar. Bu saaten sonra Atatürk'ün sırdaşı, dostu, en güvendiği kişi, kara kutusu, yol arkadaşı oldu. İlk Meclise girişi 1923 Temmuzunda Yozgattan milletvekili seçilmesiyle oldu.1927 ve 1931 seçimde de Bozok milletvekili olarak Meclisteki yerindeydi. Sonraki 1935 ve 1939 seçimlerinde ise Bilecik'ten seçildi. Latife Hanım ile evlenmesine de o vesile olmuştu, evliliklerinin devam etmesine de. Nikahta şahitleri de yine Bozok'tu.Latife Hanım Salih Bozoğu ikinci babası olarak görürdü. Bir çok kez Atatürk Hakkında mektuplaşmaları vardır.Ata annesi Zübeyde Hanım'ın vefatını da Bozoktan öğrenmiştir, çok sevidiği ama kavuşamadığı Fikriye'nin mezarını da. Salih Bozoğun hayatı Atatürk, Atatürk'ün hayatı da tüm sırları tüm hayalleri tüm rüyalarının kara kutusu da Salih Bozok Olmuştur.
O kara 19 Kasım günü yaklaştıkça Salih Bozokta bunun üzerine düşünmeye başlar. Tüm Hayatını adadığı adamın yokluğunda kendinin de yaşayamayacağını anlar. Atatürk hasta yatağında günden güne kötüye giderken Bozok planını yapmaya başlar. bi yandan ata'nın herşeyini not alıyor bi yandan da kenidi için planını hazırlıyordu. Ata'nın son günlerinde son sözlerine kadar herşey onun bu aldığı notlar sayesinde günümüze ulaşmıştır. Hatta son gülümsemesini bile Salih Bozoğun anlattığı bu rüyasına karşı yapmıştı. Askerlik zamanında bazı askerinlerin beyninden vurulduğunda kiminin kör olduğunu kiminin de öldüğünü görmüştü. Ama o kesin bir sonuç peşindeydi. Doktorlara çaktırmadan soru sormaya başlar. Kesin ölümün kalpten mi yoksa beyinden mi vurularak olacağını öğrenmeye çalışır. Kalpten cevabını alır. O günden sonra ise tentürdiyot ile kalbinin olduğu yeri işaretler eli kaymasın diye. Ata'nın yanında daha rahat durabilmek için ailesini Avrupa'ya göndermişti. Evde sadece 17 yaşında ki oğlu Muzaffer vardı. Ama onunla da görüşemiyorlardı çünkü Bozok sabahlara kadar Atasının yanında duruyor eve bile gitmiyordu.
10 Kasım'dan bir gün önce defterine şunları not etti ''Allah'ım ya Atatürk'ü kurtar ya benim canımı al''.10 Kasım geldiğinde sabahın erken saatlerinde ata iyice fenalaşmıştı. Salih Bozok oğlu Muzafferi alması için şoförlerinden birini görevlendirdi. Azar yiyeceğini düşünerek babasının yanına korkarak gelen Muzaffer, çok daha büyük birşeyle karşılaştı. Bozok karşısına aldığı oğluna ''Oğlum Ata ölüyor. sen artık büyüdün bil ki artık Atatürk ölürse bende hayatıma son vereceğim'' dedi. Annesini ve kardeşlerini ona emanet ederek gönderdi. Odasına geçerek kağıdı aldı ve eşi Pakize'ye veda mektubu yazdı. O gün saat 9.05'te Atatürk gözlerini yumdu.
Bozok yatağa doğru eğildi, elini öptü, Ata'ya vedasını etti ve hızlıca odasından çıktı.
''Nereye?'' diye soranlara ''gidiyorum. İşim bitti artık benim'' diye cevap verdi. Ata'nın ölümüyle ortamda derin bir sessizlik vardı ve bu sessizliği bir silah sesi bozdu. Salih Bozok önceden hazırldığı silahıyla önceden tentürdiyotla işaretlediği kalbine hiç tereddüt etmeden ateş etmişti. Yanına vardıklarında kan revan içinde ve baygındı. Ata anlaşılan Bozoğu yanında götürmeye razı değildi. Sonradan silahtan çıkan kurşun birkaç milim sapmış akciğerini boydan boya delerek sırtına saplanıp kalmıştı. Bir dizi ameliyattan sonra Bozok hayata döndü ama sadece hayata dönmüştü. Ama yaşamıyordu. Ayağa kalktı ve millet vekilliği görevine devam etti. Ama bi yanı artık yoktu. Önceden de dediği gibi hiçbirşeyden zevk almıyordu. Sağlık durumdan şikayet ederek Yalova'ya çekildi. Kalp hastalığı yüzünden günden güne kötüye gidiyordu. 25 Nisan 1941'de İstanbul'daki Suadiye Köşkünde hayatına veda etti.
O gün gazetelerde Salih Bozok öldü yazmadı. Salih Bozok Atasına kavuştu yazdı..